İnsanın yaradılışına baktığımız zaman temelinde bir damla suyun yattığını görebiliriz. İşte bu bir damla su içindeki gözle göremediğimiz milyonlarca kuyruklu canlı hücrenin akıllara durgunluk veren faaliyeti ile bir insanın temeli atılır. Sperm hayvancıkları veya “spermatozoa” dediğimiz bu milyonlarca hücrenin her birinde bir insan vücudunun bütün programının yarısının mevcut olduğunu hiç düşündünüz mü? Hayret edeceksiniz ama bu mikroskobik canlıların nukleusu (çekirdeği) içindeki kromatin iplikleri üzerinde binlerce ciltlik bir kütüphaneden daha fazla bilgi, husus olarak işlenmiştir.
Bu bilginin kromatin ipliklerinin yapısında bulunan DNA molekülü tarafından ne şekilde meydana getirildiği hususunda birçok teori vardır. Fakat bu teoriler bizi pek ilgilendirmez. Çünkü asıl olan, bu muhteşem bilgi hazinesini bu akılsız ve şuursuz sperm hayvancığına işleyen Kudret elidir. İnşa edilecek olan insan yavrusunun cinsiyeti, gözünün rengi, saçının rengi ve şekli, boyu, burun ve kulak şeklinden tutun da iç organlarının yapısı, doku ve organları arasındaki tenasüp ve intizam, hücreler arasındaki karşılıklı alakaya kadar bugün insan vücudu hakkında- tamamıyla vakıf olamadığımız, ilmin yetişemediği malumata kadar herşeyi, bütün karakterleri acaba nasıl olup da, bu DNA molekülüne işlenebilir ve aynı bilgi çok az nüanslarla milyonlarca spermde ayrı ayrı mevcuttur.
Her biri müthiş bir hareket kabiliyeti- ne sahip olan bu spermler arasında, harikulade bir el tarafından idare edilen bir rekabet vardır. Dişinin yumurtasına ilk vasıl olan sperm, dölleme işini yapar ve programın diğer yarısı ile birleşerek yeni canlının temeli atılır ve program tatbikata konur - Artık bu meydana gelen yeni canlı sperm ve yumurtanın ortak programları çerçevesinde çeşitli hücre bölünmeleri ve kimyevi hadiselerle gelişecektir. Bu sperm hayvancıkları bütün hayvanlar âlemindeki erkeklerde mevcut olup, her hayvanın yaşadığı hayat şekline göre çeşitli tiptedirler.
Çoğunlukla sitoplazmik uzantıdan bir kuyruk ile hareket eden spermlerin yumurta hücresine doğru hareketleri, yumurtanın salgıladığı bazı kimyevi cezbedici maddelerle ve spermlerin içinde yüzebileceği sıvı bir vasat ile sağlanır. Balık ve kurbağa gibi suda yaşayan hayvanlarda döllenme işi vücut dışında yani su içinde vuku bulduğundan çok zayiat olur, bırakılan milyonlarca dişi yumurtasından sadece birkaç yüz bini spermle birleşip yavru meydana getirebilir. Karada yaşayan hayvanlarda ise döllenme vücut içinde olduğundan yumurtalar daha iyi korunur ve telef olmaz, bu yüzden kara hayvanlarında yumurta sayısı azdır. Memeli hayvanlarda ise yumurta ayrıca vücudun kan damarları ile beslendiğinden sayısı iyice azalmaktadır,
|