Hayatımız boyunca farkında olmadan defalarca hastalanıp iyileşiriz de haberimiz bile olmaz. Hatta çoğu zaman sonu teh
likeli hastalıklara istidatlı olmamıza rağmen yine de kendimizi iyi hissederiz. “Kendisine araba çarpan iri yarı yaşlı adamın yapılan otopsisinde; her iki ciğerinde kendiliğinden tedavi olmuş tüberküloz, karaciğerinde siroz, böbreklerinin her ikisinde müzmin (kronik) bir iltihap, damar sertliği ve kalp yetersizliği olduğu tespit edildi. Karısına, kocası hakkında sorulan sorulardan onun hayatı boyunca hastalanmadığı, zihni ve bedeni ile gayet zinde ve aktif bir insan olduğu öğreniliyordu..”
Şüphesiz uzun zam
andır yüksek tansiyonu vardı; fakat bütün bunlardan hiç haberi yoktu.
Dört teh
likeli hastalığa müstait olmasına rağmen durumu gayet iyi idi!
İnsanın vücut sarayında sağlık kaynakları ve müdafaa mekanizmaları iyice anlaşıldığında, nasıl olup da hastal
andığına şaşmamak elden gelmez. Hâşâ-hekim münasebetinin kuvvetli olduğu devrelerde hekimler hastalarına ‘İstirahat, temiz hava, zihni sükûnet, bol gıda” tavsiyede bulunurlar ve % 95 hastalarına faydalı olurlardı. Çünkü vücut kendi haline bırakıldığında ihtiyaç halinde kullanılacak rezervler ve yedek tesislerle donatılmış olan vücut sarayı, bütün imkânlarını kull
andıktan sonra ifl5s durumuna gelince hasta olmaktadır. Bir insanın ciğerlerinde (tüberküloz) varsa ciğerinin büyük bir kısmı harab olsa da yine ihtiyacından fazlasına cevap verebilecek ciğer dokusuna sahiptir. Karaciğerin de yarısından fazlası alınsa, geriye kalan kısmı süratle “yenilenerek” eski durumuna gelir. Böbrek hakeza...
Bir ameliyat esnasında 30 kan damarı kesilse de, başka yol ve kanallardan kan devr-i dAime girecek ve eksikliği hissedilmeyecektir. Barsak da öyle.. Kalb damarlarını iltihapl
andıran bir kalb hastalığı kal- bin kapağını “de
forme” edince kalb yavaş yavaş kalınlaşarak kendi kaslarını kuvvetlendirerek eksikliği telafi etmeye çalışır.
Bir yumruk büyüklüğünde olan kalb (kapaktaki şekil bozukluğu yavaş oluştuğu için) iki hatta dört yumruk kadar büyür... Böbreklerden biri vazife yapamaz hale geldiğinde öteki böbrek daha çok gelişerek ikisinin yaptığı işi yapmaya başlıyor. Bütün teferruatı ile yeniden inşa olunuyor. Bir böbreğin yapısı ise alelade bir yapıdan çok daha farklı ve karışıktır…
Bileğimiz burkulduğunda askıya alıp istirahat etmemiz kâfi gelmektedir. Vücudun mekanizmaları istirahat esnasında daha rahat çalışacak ve kendiliğinden iyileşecektir. Zaten o kadar şişmesi ve ağrıması, kıpırdatılamaz hale gelmesi, istirahat ettir!’ sinyalinin verilmesi demektir.
Aynı şekilde sinirlerini ve vücudunu haddinden fazla yoran ve aşırı derecede heyecanlanan kimselerin bayılması da “Vücudu istirahat ettir!” alarmının çalmasından başka birşey değildir.
Elimize kirli bir kıymık battığında hemen cerahat toplar. Bu hadise insan vücudunda ayarlanan en mükemmel ve en tesirli hadiselerden birisidir. Cerahat denilen şey bakteriler ile mücadeleye girip ölen akyuvarların teraküm etmesinden ibarettir. Bu teraküm eden kan hücreleri bir y
andan hücum eden bakteriye karşı bir duvar örer, öte y
andan serbest olarak deveran ederler.
Şayet kör barsağın etrafına bir duvar, vazifeli kan memurları tarafından ördürülmese idi her ap
andisit öldürücü olurdu. Bu duvar, iltihabı hekim gelinceye kadar muhafaza etmektedir. Vücut sarayında alınan bütün tedbirler hayatımıza büyük bir tedavi gücü kaz
andırmıştır. Vücut sarayımızın mimari hastalıklara karşı savaşta bu hayret verici mekanizmayı kurmuş ve bizim sağlığımız için çalıştırmaktadır.