Kımızın Tarihçesi
Türk’ün tarihsel içkisi kımız’dır. Batı Türklerinde çoktan unutulmuş bir
içkidir kımız. Kısrak sütünden yapılır. Ekşi ayranı anımsatır. Ne ki
kımızı bugünkü anlamda alkollü içki saymak olanaksızdır. Gerçi mayalanma
sonucu içinde çok az oranda alkol bulunur. Ama kımız daha çok yoğurt, ayran etkisinde
bir içecektir. Büyük olasılıkla, kımız at sırtında uzun yolculuklarda
ortaya çıkmış bir içecektir. Türklerde yemeğin yanında içilen bir
içkidir kımız.
Kımız, Türklerin ulusal içkisidir. Kısrak sütünden yapılır. Kımız besin olarak da, içecek olarak da Türk‘e atadan kalmış bir ilaçtır. Bir ilaçtır; çünkü bir çok derde iyi gelmektedir. Kazak kimyacısı Aydar Akınoğlu’nun deyişiyle Kımızın yararlarını ve niteliklerini “birkaç makale yada kitapta anlatmak kolay değildir”. Kımızın kullanımı hakkındaki bilgiler çok eskilere, Hun Türklerine değin dayanır. Tarihi kayıtlara göre Asya Büyük Hun Devleti çağında Türkler Kımız içerlerdi. Yine tarih kayıtları, Avrupa Hunları ile Gök Türklerin de Kımız ürettiklerini belirtmektedir.
Eski Yunanlı
tarihçi Herodot, İskitlerin kısrak sütünden çok lezzetli bir içki
yaptığını belirtir. Rus tarihçileri de, Rusların Kıpçak Türklerine gönderdikleri elçilerin resmi içki olan Kımız ile ağırlandıklarını yazarlar.
Kımız günümüzde Anadolu Türklerince pek kullanılmamaktadır ama Orta Asya’da yaşayan Türkler arasında yapımı ve kullanımı bugün de yaygındır. Moğollar tarafından da benimsenmiştir. Kımız Doğu Türklerince öyle sevilmektedir ki “Kımızı kim içmez” sözü Kazak Türkleri arasında en yaygın terimlerden biridir. Kazak Türklerinde Kımız, avıl (köy, oba) tarafından ortaklaşa yapılır, ortaklaşa kullanılır. Kımız için kimse kimseden para almaz. Kımız yaz aylarında bolca bulunur, kış aylarında ise pek bulunmaz.
Kımız Nasıl Yapılır?
Kımız kısrak sütünden, kendine özgü bir maya ile ekşitilir. Ekşitme sonucunda kısrak sütü az-çok köpüklü, mayhoş lezzetli, güzel kokulu, keyif verici bir içki biçimini alır. İki tür Kımız vardır: Ak Kımız ve Kara Kımız. Ak Kımız mandalina , portakal gibi yemişlerden daha az alkol içerir. Ak Kımız bir kaç ay kadar bekletildiğinde alkol oranı artar ve kara Kımız denilen alkollü ve lezzetli bir içki durumunu alır.
Kımızın mayasını yapmak çok karışık ve güç bir iştir. Kımızın özelliği, mayasından ileri gelir. Bozkır halkı olan Kırgız Türkleri ile Başkurt Türkleri, en iyi maya olarak eski Kımızı kullanır. Güzün mayalı Kımız, ağzı iyice kapatılmış bir şişe içinde saklanır. Yazın Kımız
çalma zamanı gelince, bu mayaya aynı oranda taze kısrak sütü katılır
ve ılık bir yerde 24 saat bekletilir. İkinci gün buna iki misli daha
taze süt katılır. Normal olarak bundan üç veya dört gün sonra
bakteriler üremeğe başlar. Sanatoryumlarda ise, maya için kışa
bırakılan Kımız,
kışın birkaç kez inek sütü ile ekşitilir. Buna, katık adı verilir. Yaz
gelince bu maya bir yada iki katı kısrak sütü ile karıştırılarak
çalkalanır ve 22-25 derecede ılık bir yere bırakılır. Dört beş gün
sonra, yani gaz haline gelinceye değin bekletilir ve alınarak
kullanılır.
Kımızın İçinde Neler Var?
Standart Kımızın ekşilik derecesi 60 ile 80 derece arasındadır; orta Kımız 80-100 derece, güçlü Kımız ise 100-120 derece ekşiliktedir. Bir litre Kımız da 22 gram belok, 17 gram yağ, 39,6 gram süt şekeri, 20 gram da alkol vardır. Bunların vereceği kalori 530’dur. Kımızın içinde çeşitli mineraller de vardır. Özellikle kalsiyum ve fosfor yüksek orandadır. Kımızdaki vitaminleri sayarsak A, B, ve C vitaminlerinin bol olduğunu görürüz. Kımızdaki alkol oranı yüzde 1,2’dir ki bu bir çok meyvedeki alkol oranından daha düşüktür. Ayrıca, Kımızın albümin değeri yumurtanınkinden çoktur.
Kımızın Yararları
Kımızın
yararlı ve şifalı bir içecek olduğu çok eski zamanlardan beri
bilinmektedir. Bir Rus yazarı olan S.T. Aksakov, Orınburg yöresinin
göçebe halkları üzerine şu bilgileri verir:
… Her yıl,
kışın korkunç soğuğunda, boralarında eziyet çekerek yaşayan kişileri
görerek umutsuzlanmamak mümkün değil. Ancak, iki üç ay sonra aynı
insanları yeniden görürseniz, yüzleri al al kana dolmuş, şişmanlamış
olarak bulursunuz. Onları tanıyamazsınız. Çünkü bu sıralarda onlar bol
bol Kımız içerler. Beşikteki çocuktan doksanındaki kocaya değin herkesin sevdiği içecek olan Kımızla yeniden buluşmuşlardır. Bunu gözünle gördüğünde, Kımızın bulunmaz bir besin ve çok etkili bir ilaç olmasına hayran kalırsın…
Kımızın yararları üzerine olan sözleri yalnızca Türk boylarından ve Türkler
arasında bulunmuş yazar ve gezginlerden değil, bilginlerden,
doktorlardan, kimyacılardan da duymak mümkündür. Hatta, 1858’de
Rusya’da N. V. Postnıkov adlı bir kimyacının girişimi ile Samarra
kentinde Kımız kullanarak hastaları iyileştiren bir hastane açılmıştır. İngiltere ve Kaliforniya’da da Kımızla tedavi yapan kurumlar vardır.
Kımız
yalnızca verem için değil, mide hastalıkları, kansızlık ve başka
hastalıklar için de yararlıdır. Halsizliği giderir, güç verir.
Hastalıktan ötürü güçten düşenlere de iyi gelir. Kımızı ilaç olarak kullananların her gün 0,5 – 2 litre içmeleri önerilir. Kımızı
yemek aralarında içmek daha doğru olur. Yada yemekten 1,5 – 2 saat
önce içmeyi âdet edinmek uygundur. Her içildiğinde, vücudun
gereksinmesine göre bir iki bardak, kimi kez de üç bardak içilmesi iyi
olur. Araştırmalar, hastanın bir iki bardak Kımız içtikten sonra iştahının açıldığını göstermiştir.
Kısrak sütünde bulunan besin maddeleri, Kımız
yapımında gerçekleşen ekşime sırasında kimyasal dönüşüme uğrar. Yani
kısrak sütündeki kazein ve albüminler, asitamin ve pepton’a dönüşür.
Bunlar mide ve bağırsaklar da yeniden kimyasal dönüşüme gerek kalmadan
doğrudan doğruya emildiğinden ötürü Kımız
içen hastanın beslenme durumu kısa sürede iyileşir, mide ve
bağırsaklar yorulmaz; ayrıca besin maddelerinin sindirim organlarında
kimyasal dönüşümü için gerekli olan zaman ve yorgunluktan da tasarruf
edilmiş olunur.
Kısrak
sütünde bulunan şeker; süt asidi, alkol ve karbona ayrılır. Bunlar
sindirim organlarının salyalı tabakalarına ve sindirim bezlerine uyarıcı
etki yapar. Sonuçta sindirim salgılarının miktarı artar, iştah açılır.
Kımızın
süt asidi, gövdemizi ağılayarak (zehirleyerek) tahrip eden bağırsak
mikroplarının döküntülerini de zararsız duruma sokar. Gövdemizce emilen
besin maddelerinin işe yaramayan artıklarından oluşan zararlı maddeler
Kımız tedavisiyle iyice temizlenir ve beslenme değerinde artış görülür. Dr. Karrik, Kımızdaki
asitlaktik ile az miktardaki alkolün sindirimi kolaylaştırıcı etkisi
üzerinde incelemeler yapmış ve midenin normal işlemesini sağlayan bir
etken olduğunu saptamıştır.
Kımız üzerinde yapılan inceleme ve çalışmalar (Prof. Zarnitsin, Prof. Vişnevski) Kımızın,
supasit hastalığında mide salgısını artırdığını, mide salgısının olağan
dışı yükselmesinden ileri gelen sayrılıklar (hastalıklar) da ise
salgılamayı normalleştirdiği görülmüştür. Ayrıca, mide salgısındaki
asit ve tuz asitlerinin azalmasını gösteren mide hastalıklarında
(gastrit vb) bir tedavi aracı olduğu, mide ve bağırsakların
tembelleşmesinden ileri gelen hastalıklarda ise bu organların çalışma
yeteneğini artırdığı anlaşılmıştır.
Kımız özellikle besinlerdeki albümin maddelerinin tam olarak emilmesini sağlar. Dr. Mode ve Kozin’in çalışmaları, Kımız içen hastaların içmeyenlere göre, sindirdikleri albümin miktarının daha çok olduğunu göstermektedir.
Kımız özellikle şu hastalıklarda iyi sonuç verir: Kansızlık, yorgunluk, iştahsızlık, hazımsızlık, şiddetli bronşit. Kımızın, tedavisinde kullanıldığı başka bir hastalık da veremdir. Kımız
çabuk emildiğinden ve çabuk etki yaptığından dolayı verem tedavisinde
önemli rol oynar. Sonuçta öksürük seyrekleşir, balgam azalır, hararet
düşer, gece terlemesi yok olur, iştah açılır, gövdeye güç gelir.
Kımızın
ağır işlerde çalışanlar tarafından kullanılması hem sağlıklarının
korunmasına, hem de iş veriminin artmasına neden olur. Tadı güzel ve
yüksek değerli bir besin olan Kımızda
yüzde 1,2 alkol bulunmasından dolayı, halk arasında alkol karşıtı bir
etken olarak kullanılabilir. Ayrıca Antibiyotik etkinliğinden ötürü
vücuttaki iltihapları yok eder, bağırsak çürümelerini önler.
1945 yılında F. Laçınay’ın Türkiye Türkçesine çevirmiş olduğu 32 sayfalık kitapçıkta Kımızın yararları üzerine şu bilgiler yer alır:
Kımızla tedavi eden kuruluşlar: 1912 yılında bir ilde küçük çapta 40 tane Kımız tedavi yeri açılmıştı. Bundan başka 75 köy de tedaviye gelenler için Kımız yapmak ile uğraşmaktaydılar. Bugün Kımız
ile tedavi işi, büyük bir kitlenin sağlığını korumak için, koruyucu
bir etken olarak kabul edilmiştir. Uzmanların kılavuzluğu ile çalışan
büyük sanatoryumlar açılarak, devletçe sağlık işleri arasına
alınmıştır. Yalnızca Başkurdistan’da 800 ve 540 yataklı iki sanatoryum
vardır. 1934 yılında bu iki sanatoryumda 6100 hasta tedavi edilmiştir.
Kımızın tedavi edici özellikleri: Kımızın
ne gibi özellikleri var ki, Sosyal Sigorta kuruluşları ile büyük bir
halk kitlesinin ilgisini üzerine çekmektedir. İçindekiler bakımından
inek sütünden çok ayrı olan kısrak sütü, mayalanma ve tahammür
süresince köklü bir değişikliğe uğrar. Albümin maddeleri kısmen
peptona; süt şekeri de asitlaktik, alkol ve asitkarbona dönüşür.
Asitlaktik ve alkol, Kımızın mayalanması sırasında süt şekerinin değerine göre gelişir ve böylece de Kımızın kazanabileceği özelliğe etki eder.
Kımızın
içinde bulunan önemli maddeler şunlardır: Ufak ve ince zerrelerden
oluşan albümin, asitlaktik, alkol, asitkarbon ve vitaminler. Kımız
albümini, önemli asitaminleri içinde topladığı için tam bir değere
sahiptir. Pepton haline geldiği için de kolaylıkla sindirilir ve
vücutça benimsenir. Kımızın
içinde bulunan önemli maddelerden biri de süt ekşisidir. Bu, bir
yandan sindirimi iyileştirdiği gibi, vücudumuzdaki asitalkolün
dengesini de etkiler. Kımızda bulunan az miktardaki alkol, yürek damarları, sinir sistemleri ve soluk alma organlarını düzenler. Kımızın asitkarbonu ise, sindirim yollarındaki hareket ve emme fonksiyonlarını destekler. Kımızın tuz terkibinde kalsiyum bol olduğundan, vücudumuzdaki tuz maddelerinin normal alışveriş etmeleri de sağlanır. Kımızda bulunan A, B, C vitaminleri, onu tedavi aracı olduğu kadar koruyucu bir ilaç haline de sokmuştur.
Kımızdaki
asitlaktik ile alkol, sindirimi kolaylaştırıcı bir özelliktedir.
Midenin işlemesini de sağlayan bir maddedir. Son zamanlarda yapılan
araştırmalarda Kımızın
supasit hastalığında mide salgılarını artırdığı ve yine mide
salgılarının anormal yükselmelerinde de, salgıları normalleştirdiği
görülmüştür. Asit ve tuz-asitlerinin azaldığını gösteren mide
hastalıkları ile gastritis’de bir ilaç olarak kullanılmıştır.
Bağırsakların tembelleşmelerinden ileri gelen hastalıklarda, organların
gerilme ve kasılma değişmelerini artırmıştır.
Kımızın
sütekşisi floru, bağırsak ve mide zehirleri ile zehirlenme
(auto-toxication) durumlarında hem koruyucu hem de tedavi edici
olmuştur. Süt ekşisi florunun, bağırsaktaki mikrop toksinlerine ve
burada yerleşen zararlı mikropların yaşamasına karşı yaptığı tepki, Dr.
Meçnikov tarafından gösterilmiştir. Albümin maddelerinin tam olarak
alınmasını sağlar. Kımız ile tedavi edilen hastaların aldıkları albümin ve kazein değeri, aynı besini alan başka hastalarınkinden fazladır.
Kımız, yalnızca mide ve bağırsaklara değil, yüreğe ve damar sistemlerine de etkilidir. Kımız
içiminden sonra yürek hareketleri sıklaşır ve nabız çevresi genişler.
Kimi hastalar başlangıçta biraz yürek çarpıntısı duyar ise de, bu durum
çabuk geçer. Bu nedenle araştırıcılar, Kımızın etkisiyle kan basıncının arttığını da yazar. Dr. Rubel’e göre Kımız, yürek ve damar sistemine normal çalışma yeteneğini sağlayan bir ilaçtır. Böbrekler sisteminde de Kımızın etkileri görülmüştür. Kımız ile hastanın boşaltım sistemi hızlanmış ve vücudunun iyice yıkanmış ve temizlenmiş olduğu görülür.
Not: İçerik, internetten alıntılanarak derlenmiştir…