Pumayı bilirsiniz. Hani vahşi kedilerin uzak atalarından. Yaklaşık iki metre uzunluğundaki yırtıcı.
Birçok özelliği ile ünlüdür bu ormanların harika kedisi. Ama en çok ta hızlı ve kıvrak koşusu ile tanınır. Avının peşine düştüğü
andan
itibaren giderek hızlanan ve vücudunun tüm eklem ve kaslarını ortaya
koyan hareketlerini seyretmek bir zevktir. Bu ölüm koşusu bazen pumanın ,
bazen ise hayatı için koşan kurbanın zaferi ile sonuçlanır.
Peki bir puma avının peşinden ne kadar koşar? İşte ormanların vahşi avcısını uygarlıkların kurucusu insan'a örnek yapacak ol
anda
pumanın bu özelliğidir. Puma avının peşinden sürdürdüğü "ölüm koşusunu"
her zaman avının cüssesine göre ayarlar. Yani bir ceylan ele geçirmek
için koştuğu süre ile, bir tavşanın peşinden geçirdiği süre asla aynı
değildir. Çünkü puma akıllı bir hayv
andır ve koşarken harcadığı enerji miktarı, avdan elde edeceği potansiyel enerji miktarını aştığı
anda
puma koşmaktan vazgeçer. Yenilgiyi kabul edip başka av arar. Bu nedenle
ceylanın peşinden fazla, tavşanın peşinden çok daha az koşar.
İşte
"aptal puma sendromu" bunun tersini yapan insanların ruh halini ifade
etmek için, yani bir tavşanın peşinden yıllarca koşan , sonra da
yakaladığı avı bir öğünde bitiren akılsızlar için kullanılır. Başarının
sırrı pumalıktan, yani harcanan emek, ulaşılan sonuç ilişkisindeki
dengeyi iyi saptamaktan geçiyor...