Bir Japon'un sizi evine davet etmesi çok büyük bir olaydır, genellikle bizdeki gibi misafircilik yoktur, görüşmek isteyen aileler dışarıda bir restor
anda görüşür. Nadiren bir Japon'un evine davet edildiyseniz bu sizin için büyük bir onurdur, ama sakin ayakkabılarınızla içeri girmeye kalkmayın, bir çuval inciri berbat edersiniz.
Japonya'da eve kimse pabuçla girmez, zaten kapıdan girince önünüzde çin seddi gibi bir terlik ordusu ile karşılaşırsınız.Bu adetleri sanırım bizim geleneksel halk yaşamına benziyor.
Ev sahibi size çay ikram ettiyse, bu artık gitme vaktinizin geldiğini gösterir, çayı içip hemen kalkmanız lazımdır.
Genellikle genç kızlar evlenir evlenmez isi bırakır ve evinin hanımı olur. Yalnızca evin erkeğinin kazancı ailenin geçimi için yeterlidir. Hanımlar, çocukları ve ev isleri ile ilgilenir, ailenin bütün parası hanımdadır, tüm harcamaları hanımlar yapar, restoranlarda bile hanımlar ücreti öder.
Hanımlar arta kalan zamanlarında spor yapar, arkadaşları ile dışarıda buluşur, mağaza gezer. Gündüz saatlerinde cafelerde, restoranlarda 65-70 yasin altında erkek görmek imkansızdır, çünkü erkekler gündüz saatlerinde iştedir.
Japonya'da kimse kimseye karışmaz, isterseniz en olmadık bir kıyafeti giyin ve ortada dolaşın. Yalnızca çaktırmadan bir kere bakarlar ve kafalarını çevirirler.
Gözünü dikip bakmak çok ayıptır, bu nedenle trenlerde uyumasalar bile herkes gözünü kapatır, uyuyor gibi davranır. En kalabalık trende bile kimse sizi rahatsız etmez, hırsızlık olayı yoktur.
Bir hanim gece çok geç saatte bile yalnız başına dolaşabilir, içki içmeye veya yemek yemeğe bir yere gidebilir kimse rahatsız etmez.
Bisikletinize bıraktığınız bir çanta aksama kadar kimse ellemeden ayni yerinde durur.
Japonlar rüzgar sörfü yapanlar hariç denize girmeyi fazla sevmez ama kaplıcalar onlar için en büyük zevk kaynağıdır. Volkanik dağlar çok olduğu için, hemen hemen her yerde kaplıcalar vardır.
Japonlar yalnız duş almaz, her gece evde bizdekilerden daha derin olan özel küvetleri su ile doldurulur ve bütün aile tek tek bu suya girip keyif yaparlar.
Kisin bizdeki gibi evlerde bütün odalar ısıtılmaz, evler küçük olduğu ve fazla pahalı olmadığı halde bunu israf sayarlar, yalnız oturdukları odayı ısıtırlar.
Iş yeri evin erkeği ve aile için herşeydir, hanımlar eşlerinin en verimli sekilde çalısabilmesi için ellerinden geleni yapar, erkeğin isten geç gelmesi hiçbir zaman problem edilmez.
Karı koca arasındaki en büyük kavga belki kapıyı biraz kuvvetli kapatmak seklinde olur. Sözle kavga yoktur. Toplum hayatında sözden ziyade, bakışlarla kızgınlık anlatılır. Evde de is yerinde de bu böyledir. Fazla konuşulmaz ama hareket ve bakışlar herşeyi ifade eder. Iş yerinde bir toplantıda konuşanlar genellikle gençlerdir, yüksek rütbeliler yalnıca dinler ve sonunda karar verir.
Torpil diye birşey yoktur, yaşı ve tecrübesi üstün olan ileridedir hep.
Tokalaşma, sarılma, öpüşme yoktur. Hafifçe eğilerek selam verilir. El teması yoktur. Bir çocuğun bile başını severseniz size çok kızar, bu onu aşağılamak demektir.
Kadınlar maddi olarak çok kuvvetli oldukları halde eşlerine karşı çok saygılıdır.
Kadının ve erkeğin arkadaşları farklı olabilir, bizdeki gibi kari koca beraber toplantılara gidecek diye bir olay yoktur, çünkü birinin sevip diğerinin sevmediği bir insanla, ikisinin de görüşmesine neden yoktur.
Eşler arasında hürriyet oldukça fazladır. Evin kadını gece arkadaşları ile buluşmaya eşi olmadan gidip, istediği saatte dönebilir.
Saygı her şeydir, evde, işte, toplumda herkes birbirine saygılıdır, ülkesine saygılıdır. Elbiselerinden kopan bir ip parçasını bile yere atmazlar, başkalarının hakları, kendi haklarından önce gelir.
Grup psikolojisi ile yaşarlar, bu yüzden hiç yalnız değillerdir.