İpek Böceği

İpek Böceği
Oruç NEFER
 


İpek böceğinin tarihi M.Ü. 2650 yıllarına kadar dayanır. Uzun yıllar Çin’de yetiştirilmiştir. Bir sır olarak saklanmasına rağmen ipek böceği yumurtaları ve dut tohumları gizli olarak kaçırılmış ve 560 yılında İstanbul’a getirilmiştir. Daha sonra bütün dünyaya yayılmıştır. Türkiye’nin de içinde bulunduğu 30 kadar ülkede ipek böceği yetiştirilmektedir. İpek lifleri sağlamlık, esneklik parlaklık ve güzelliği bakımından diğer bütün liflerden üstündür. İhtiyaç miktarı yetiştirilme miktarının yaklaşık iki katı kadardır. Türk ipek lifleri kalite bakımından Japonlardan sonra dünyada ikinci gelmektedir.

Böcek yumurtaları oval şekilde 1 mm. çapındadır l gr’da 1000- 2000 yumurta bulunur. Bunlar kışın 2-4 C de % 85 rutubet altında hususi dolaplarda saklanır. Nisan, Mayıs aylarında hususi odaları itina ile temizlenir. Yumurtalar hususi yayvan kutularda sıcaklığı yavaş yavaş arttırılır. Ve 19. günü kurt çıkar. (Şekil 1) Çıkan kurt 0,3 cm uzunluğunda ve 0,00056 gr. ağırlığındadır. Bunlar 20- 25 C de körpe dut yaprağı kıyılarak, beslenir. 30-35 günde kemâle erer ve kozayı örmeye başlarlar, o sırada uzunluğu 7-8 cm’ye ağırlığı da 4-5 gr‘a varır.

Biz şimdi böceği inceleyelim. İpek böceği silindir şeklinde olup 12 halkadan şekillenmiştir. Krizalit (böcek) baş, gövde ve karından meydana gelmiştir. (Şekil 2)

Baş kısmı ikisi yan biri alın olmak üzere 3 kafatası olan sivri bir parçadır. Alnın alt kısmında alt ve üst dudak bulunur. (Şekil 3) Üst dudağındaki çengeller yaprağı tutmaya yarar. Aynı dudakta bulunan duyma uzvuyla yaprağın kokusunu alır. Başın yan taraflarında altışardan 12 tane birleşik göz vardır, ancak bunlar görmezler.

Böceğin 12 halkasından üçü göğsü teşkil eder. 2. ve 3. halkalarda kelebek olunca çıkacak olan kanatlarının yeri vardır. Ayrıca her halkada da ikişer ayak bulunur. Bunlar yaprağı ağzına götürmesine yarar.

Böceğin karın kısmında ise sindirim sistemi (1., 2. ve 3. mideleri, tükrük bezleri, malpiki boruları) kan ve kalp dolaşımları, solunum, sinir sistemleri, ipek bezleri, ve yalancı ayakları bulunur.

Krizalite kare şeklinde kıyılmış dut yaprakları verilir, daha sonra yapraklarla birlikte kervetlere asılır. 1-havadar bir yerde bulunması icap eden beslenme odasında 4 uyku ve 5 yaş devresi geçirir.

UYKU HADİSESİ:
Krizalitin vücudunu örten kitin tabakası (derisi)esnektir. Ancak böcek dut yaprağını yedikçe derisinin esnekliğinden daha fazla genişler. Derisi böceğin büyümesine mani olur. İşte bu derinin vakit vakit değişip yerine yenisinin çıkması uykuyu teşkil eder. Uykuya giren böcek önce yeme işini bırakır, çıkardığı ipek ile yalancı ayaklarıyla yere tutunur, başını ve göğsünü yukarı kaldırır kımıldanmadan durur. (Şekil 4) Uykuya girdiğinin 610. saatlerinde böceğin tam alnında bir üçgen belirir. Bu üçgen uyku müddetince büyür, uykunun bitmesine yakın burası çatlar, buradaki eski deri geri çekilir ve böcek yarılan bu kısımdan eski deriyi bırakarak çıkar. 5 -6 saat sonra yeni deri meydana gelir. Böceklerin yeni ağız parçaları hemen sertleşmediğinden dut yaprakları ancak 6 saat sonra verilir.

Böcekler geçirdikleri böyle 4 uykudan sonra 5. yaşlarında iştahtan kesilirler, bedenlerinin rengi değişir. Başını yukarı kaldırarak birşey arıyormuş gibi sallar. Artık askıya çıkma zamanı gelmiştir. Uygun yeri bulduktan sonra söz bizim böceğimizindir. Alt dudağında bulunan ipek hortumundan hususi guddelerle meydana gelen sıvıyı akıtınca dışarıda sertleşir.

Başını 8 şeklinde sallayarak kozayı 3 günde örer. İpek elde edecek isek 6- 8 gün sonra kozalar toplanır, eğer damızlık koza ise 18-20 gün sonra böceğimiz kelebek halinde kozayı delerek çıkar. Kelebeklerin ömrü çok kısadır. Erkek kelebek dişiyi döller ve hemen ölür. Dişi kelebek 3-4 saat sonra yumurtlamaya başlar. Yumurtlama işi bitince o da ölür. İpek elde edilecek kozalar sıcak havayla veya buharla öldürülürler. Ancak faydalı bu hayvancağızın vazifesi bitmemiştir. Proteince zengin olduğu için yem endüstrisinde de kullanılır.

Acaba bu hayvan kendi iradesiyle mi bu işleri yapmaktadır. Eğer kendi iradesi ile olsa ve hiçbir şeyle gözü doymayan insanların kendi kozasında da gözü olduğunu bilse idi, tabii ki o kozayı kendine mezar etmektense hiç yapmayacaktı. Demek ki her şey Hakîm olan bir Zat tarafından yaptırılıyor.
 

Yazının kaynağı : http://www.oltulu.net
Oltulu - Sınırsız Bilgi Paylaşım Platformu