Nuhun Gemisi

 

1959 yılında, Doğu Anadolu bölgesinde harita faaliyetleri amacıyla görev üzerindeyken, Türk Hava Kuvvetlerine bağlı bir pilot, sıra dışı bir gemi şekline benzeyen bir objeyi Ağrı (Ararat) Dağı yakınlarında görüntülemiştir. Bulunan şekil Türkiye – İran transit yoluna 4 km. uzaklıktadır. Keşfin ardından Amerikalı bilim adamları bilimsel turlara başlamışlardır. Yapılan araştırmalar bu şekilde bir siluetin doğal olarak kendiliğinden oluşamayacağını göstermektedir. 1977 yılının Ağustos ayında Ron Wyatt adındaki bir araştırmacı bölgeye ziyarette bulunmuş ve eski çağlara ait özellikle Akdeniz’deki kalıntılara benzer hatta daha büyük ölçekte, taş kalıntılara rastlamıştır. Taşlar üzerinde bulunan 8 adet çarpıyla ilgili yapılan yorumlarda bunların tufanda kurtulan 8 kişi olan Nuh Peygamber, karısı, üç oğlu ve onların eşleri oldukları sonucuna varılmıştır. Bölgede daha sonra bulunan tabletlerde, biri diskli diğeri yatay şekilde; okyanus dalgası üzerinde gemi şekli , yanında kurtulan 8 kişiyi tasvir eden insan tasvirleri de bulunmuştur.
8 adet kadın tasvirinin arasından kadın şeklinin Nuh’un karısı olduğu ve gözlerinin kapalı olması sebebiyle vefat ettiği, diğerlerinin boyunlarının eğik olmasını ve bu vefattan dolayı duydukları üzüntüyü simgelediği anlaşılmaktadır. Daha sonra muhtelif zamanlarda yapılan ziyaretlerden anlaşıldığı üzere; bölgedeki diğer taşların ne yazık ki çalındıkları belirlenmiştir. 1979 Ekim ayında Ron Wyatt elde ettiği örnekleri ABD Tenessa eyaletindeki Galbraith Labarotuvarına göndermiş, yapılan analizlerde %1,88 Karbon içeriği bulunmuştur. Kalıntının diplerinden elde edilen örneklerin analizinde Karbon miktarı %4,95 oranına çıkmıştır. Bu oran daha önceden varolabilecek yaşamsal materyale (tahta benzeri) uygunluk göstermektedir. Daha sonraki araştırmalarda kalıntı parçalarının transferinin zarar vermemesi amacıyla, Ron Wyatt araştırmalarına metal dedektör ile devam etmeye karar vermiştir


İLK METAL DEDEKTÖR SONUÇLARI
2 adet metal dedektör ile yapılan araştırmaların sonucunda metal parmaklık, tespit edilen bu kalıntının doğal şekilde oluşan bir iz olduğunu geçersiz kılmaktadır. 1985 yılında, jeofizikçi David Fassold’un katılımıyla beraber üç değişik türde metal dedektörü ile araştırmalara başlanmıştır. Yapılan taramada gemi şeklindeki silüetin dışındaki bölgede hiçbir metal izine rastlanamamıştır.En son 21 Temmuz 1986 tarihinde yapılan ve oldukça pahalıya mal olan radar taraması neticesinde, kırık kalıntılar bulunmuş ve kalıntıların üzerinde üç değişik formda yazı çeşidine rastlanmıştır. Okunaklı olan kısımda görülen resim tasvirinde geride dağ tasvirinin yanında içinde 8 adet yüz bulunan gemi şekli ve üzerlerinde iki adet kuzgun bulunmaktadır. Geriye kalan bölümde çeşitli hayvan tasvirleri mevcuttur. Bu kalıntıda önemli olan üzerlerindeki gemi şeklinin tamamıyla 1959 yılında bir Türk pilot tarafından çekilen objeye benzerlik göstermesidir.

                       

1984 yılının Eylül ayında Turizm ve Kültür Bakanlığı tarafından birçok Türk bilim adamı Doğubayazıt’a gönderilmiştir. Ron Wyatt, kendilerine metal dedektörlerden birini ödünç vermiş ve Türk bilim adamlarının yaptıkları araştırmalarda Ron ve ekibiyle aynı şekilde objenin fosilleşmiş gemi olduğu sonucuna varmışlardır. Bu esnada Ron bölgeden birkaç ilave örnek daha alıp ülkesine dönmüştür. Döndüğünde sürdürdüğü laboratuvar analizlerinde sonuçlar görülmeye değer şekilde %8,08 Demir, %11,55 Ferikoksit, %11,45 Alümine, %6,06 Alüminyum bulunduğunu göstermekteydi. Daha sonra kırma taş örneklerinin analizi sonucunda görülmüştür ki materyal sadece kaya parçasından ibaret olmayıp % 84.11 oranında mangan dioksit ihtiva etmekteydi. Netice olarak bulunan sonuç, metal üretimi sonucu ortaya çıkan elementlerinde bölgenin ihtiva ettiği ve Nuh’un farklı metal türevlerini kullanarak (kobalt, nikel, bakır) keresteleri birleştirmeyi başardığı sanılmaktadır.
1987 yılının Nisan ayında, tam ölçekli radar taraması yapılmak üzere Ron Wyatt bölgeye geri dönmüştür. Tekrar tekrar bölgede çeşitli derinliklerde taramalar yapılmıştır. Bu defa 15 feet’e varan ölçekte radar taraması yapılmış ve ortaya çıkan tabloda büyük genişlikte içeriden dışarıya bağlantısı olan odalar ve özellikle geminin tekne kısmında yani omurgasında merkeze doğru geniş bir boşluk bulunduğu görülmüştür. 20 Haziran 1987 tarihinde Ron Wyatt, bir Türk film yönetmeni ile yaptığı araştırmalarıyla ilgili belgesel için sözleşme imzaladı. Yapılan törene yüksek seviyede mevki sahipleri, yüksek rütbeli ordu mensupları ve pek çok gazeteci katıldı. Daha sonraki radar taramalarında, taşlaşmış el kesimi bir kereste kalıntısı bulundu. Mükemmel bir şekilde muhafaza edilmiş blok, araştırmacılar tarafından A.B.D.’ne jest amacıyla gönderilmiştir. 16 Eylül 1987 tarihinde, kereste parçasının analizinde edinilen önemli sonuç, doğada bir kayanın organik karbon içeremeyeceğine karşılık taşlaşmış kerestede %0,7 gibi yüksek sayılabilecek ölçüde organik karbon bulunuyordu.



Yazının kaynağı : http://www.oltulu.net
Oltulu - Sınırsız Bilgi Paylaşım Platformu