Termitler

Termitler (White Ants, Isoptera)

Termitler (Alm. Termiten, Fr. Isoptères, termites, İng.White-ants), [1] özellikle Afrika'da yaşayan ve yağmur ormanlarında da benzerleri bulunan bir böcek türüdür. Sanılanın aksine bir karınca türü değillerdir. Termitler Karıncayiyenlerin ana besin kaynağıdır. Genellikle beyaz renkli olurlar. Yuvalarını diğer böceklere karşı korumak için naftalin salgılarlar.[2]

Familyası: Termitler (Termitidae).

Yaşadığı yerler: Sıcak ve ılık memleketlerde, yer altı yuvalarında.

Özellikleri: Selilözlü (ağaç özü) maddelerle beslenirler. Cemiyet hâlinde yaşarlar. Termitarya denen ilgi çekici yuvalar yaparlar. Doğurucu, işçi ve asker bireylerden meydana gelirler.

Ömrü: Kral ve kraliçe 50 yıldan fazla. İşçi ve askerler, daha az.

Çeşitleri: 2000 kadar türü vardır.

Termitler tropikal bölgelerde yaşarlar. Bu bölgelerdeki yaşam oldukça zorludur. Aniden bastıran yağmurlar ve bunların ardından gelen seller, çok yüksek derecelere çıkan hava sıcaklıkları ve bunlara benzer pek çok olumsuz etken, tropikal bölgelerdeki yaşamı güçleştirmektedir. Ancak bütün olumsuzluklara rağmen bu bölgelerde yaşayan canlıların ortamla kusursuz bir uyum içinde oldukları ve yaşamlarını rahatlıkla sürdürdükleri görülür.

Termitler, "Beyaz karıncalar" olarak da bilinirler. Yeraltı yuvalarında koloniler hâlinde cemiyet teşkil ederler. Vücutları yumuşak ve beyazdır. Ağız parçaları çiğneyici tiptedir. Antenleri ince ve çok sayıda duyarga kılıyla örtülüdür. Yeraltı karanlıklarında antenleri en hassas duyu organlarıdır. Bitkisel besinlerle, özellikle selülozla beslenirler. Onun için ağaçlar ve keresteden yapılmış eşyâların içinde yuva yapanları çoktur. Bir kısmı toprak üstünde yaptıkları termitarya adı verilen, 5-6 metre yükseklikteki kule şeklindeki yuvalarda, bir kısmı da toprak altında yaşarlar. Selüloz maddesini sindirmek için bağırsaklarında yaşayan selüloz parçalayıcı bâzı bakteri ve flagellatlardan (kamçılı bir hücreli organizmalar) bulunur. Eğer bakteri ve flagellatlardan arındırılırlarsa, besinleri sindiremeyeceklerinden açlıktan ölürler. Sindirim olayı için mantar yetiştiren türler de vardır. Bunlar besinlerini, bu bahçelerde yetiştirdikleri mantarlardan faydalanarak sindirirler.

Termitlere yanlış olarak "beyaz karıncalar" denir. Karıncalarla hiçbir ilgileri yoktur. Karıncalar, zarkanatlılar (Hymonoptera) takımından; termitlerse isoptera (eşkanatlılar) takımındandır. Karıncaların beli çok ince, termitlerinse kalındır. Karıncaların vücudu sert kitin bir tabakayla örtülüdür. Termitlerin vücudu incecik tabakalı olup, hemen hemen solucan kadar yumuşak bedenlidirler.

Termitler, karıncalara benzer; fakat, çok farklı özelliklere sahiplerdir. Termit diyerek geçip gidilen, hakkında fazla bir şey bilinmeyen bu canlı, aslında insana çok farklı bir düşünce ufku aşabilecek özelliklerle donatılmıştır.

Cemiyet; çoğu işçi, bir kısmı asker olan renksiz, cinsiyeti körelmiş bireylerle üretici bireylerden meydana gelir. Yumurtlayıcı formlar kanatlıdır. Petek ve osel gözleri gelişmiştir. Zifaf uçuşundan sonra kanatları düşer. Eşler yeni yuvalar kurar. Yumurtadan ilk çıkan yavrular yuvayı genişletir ve yuvanın işlerini üstlenirler. Termit bireylerin boyları 7 mm'yi pek aşmaz. Kanatlı erkek ve dişiler, birbirlerine çok benzerler. Fakat döllenmeden sonra kraliçenin vücûdu çok büyür. Başı, somuna benzeyen yumurtayla dolu karnının yanında ufacık kalır. Kraliçe yumurtlama odasında hareketsizce kalır. Görevi ömür boyu yumurtlamaktır. Etrâfında yüzlerce işçi ve koruyucu asker vardır. Tehlike ânında iri vücûdunu yuvarlayarak kurtarmaya çalışırlar. İşçiler tarafından beslenir, temizlenir ve yumurtaları alınarak bakım odalarına götürülür.

Termitler de karıncalar gibi asker beslerler. Fakat bu askerler hiçbir zaman hücum etmezler. Bunlar sâdece yuvanın müdâfaası veya kale civârında erzak toplamaya giden silâhsız işçilerin korunmasında görev alırlar.

Bir termit âilesinde bir kral, bir kraliçe, 150.000 eşeyli termit, 350.000 asker ve 500.000 kadar işçi bulunur. İşçi ve askerler, belli bâzı besinlerin etkisiyle cinsiyetlerini kaybetmişlerdir. Kralın vazifesi, belli aralıklarla kraliçeyi döllemektir. Kraliçenin yumurta dolu karnı o kadar büyür ki, 20-30 cm'lik boya ve 10-15 cm'lik ene ulaşır. Günde 4.000-5.000 yumurta bırakır. Yılda ortalama 1.500.000 yumurta yapabilir. Kral ve kraliçe, 50 yıl kadar yaşayabilirler.

İşçiler ve askerler, kanatsızdır. Askerler, iyi göremezler. İşçilerin de büyük bölümünde göz yoktur. Termitler, ışık ve kuraklıktan çekinirler; ancak serin ve nemli havalarda eşleşme uçuşuna çıkarlar. Değişik boyda olan işçilerin vazifeleri; yuvayı kurmak, onarmak, yiyecek temini, toprak derinliklerinden su çekmek, yumurta ve larvalara bakmak, kral, kraliçe ve askerleri beslemektir. Askerler, işçilerden daha iridir. Baş önünde iri makasa benzer bir çift iri mandibula bulunur. Bu kıskaçlar, savunma görevi yaparlar. Bâzı askerlerin silâhı, püskürttükleri reçineden müteşekkil yapıştırıcı bir sıvıdır. Kafa yapıları bakımından kendilerini besleyemediklerinden işçiler tarafından beslenirler. Yapıştırıcı salgılarını yuvanın malzemelerinin yapıştırılmasında da kullanırlar.

Yuvanın nüfûsu çok arttığında üreyici erkek ve dişiler yuvadan çıkarak zifaf uçuşu yaparlar. Bu kısa uçuştan sonra yere inerek kanatlarını koparırlar. Eşleşen her erkek ve dişi çifti koloniyi kurmak için yeni birer yuva kurarlar.

Termitler, odun veya odundan mâmul selülozlu maddelerle diğer gıdâ maddelerine saldırırlar. Bazen büyük felâketlere sebep olurlar. Memleketimizde zararları önemli değildir. Paris'te ahşap evlerden meydana gelen bir mahallenin çöküşüne sebep olmuşlardır. Bazen yer altındaki kabloları da kemirirler. Odunun hümüse dönüştürülmesinde başlıca rolü oynadıklarından faydalı da sayılırlar.

Termitler, sığır etinin iki misli protein ve karbonhidrat ihtivâ ederler. Birçok hayvanın önemli besin kaynağını teşkil ederler. Karınca ve termit yiyen memelilerin kazıcı keskin ön pençeleri ve çoğunun uzun yapışkan dilleri (karınca yiyenler de) vardır. Birçok göçmen kuşun göç zamanları termitlerin zifaf uçuşu zamanlarına rastlayacak şekildedir. Termitler, Afrika'daki bâzı yerli kabileleri tarafından yenir.


Termit Şehirleri

Tropikal bir bölgeye giderseniz, daha önce hiçbir yerde görmediğiniz canlılara ve alışılmadık manzaralara rastlarsınız. Örneğin; bu bölgedeki ıssız arazilerde manzaranın doğal birer parçası gibi görünen kayalarla karşılaşabilirsiniz. Bu kayalar adeta gizli şehirler şeklindedir.

Yüksekliği 4-5 metreye varan ve bazen birkaç tanesi bir arada bulunan bu minyatür şehirler aslında termit yuvalarıdır. Nüfusu kimi zaman bir milyonu aşan termit şehirlerinde yapılacak kısa bir inceleme bile yuvalardaki genel düzenin kusursuzluğunun görülmesi için yeterli olacaktır.

Bu minyatür şehirlerdeki yapılar, sürekli değişen iklim şartlarına uyum sağlayacak şekilde inşa edilmiştir. Ayrıca şehirdeki bireylerin bütün ihtiyaçlarını kendi içlerinde karşılayabilecek, dışarıdan alışverişe ihtiyaç duymayacak, bir düzenleme vardır. Kusursuz bir havalandırma sistemi, ihtiyaca göre düzenlenmiş bölümler (çocuk odaları, kuluçka odası, kraliçe odası vs.), tarım alanları termit kolonilerindeki düzenin parçalarındandır.

Bu şehirlerdeki sosyal düzen de son derece kusursuzdur. Şehir sakinleri işlerine son derece bağlıdır, hızlı hızlı hareketlerle görevlerini yerine getirirler.

Milyonlarca termitin bir arada yaşadığı termit kolonilerinde oturmuş bir düzen vardır. Her yönüyle kusursuz olan bu düzen, kolonideki her bireyin kendine düşen görevi yerine getirirken gösterdiği titizliğin bir ürünüdür. Bir arada yaşayan diğer canlılarda olduğu gibi termitler de sürekli birbirleriyle yardımlaşırlar. Savunma, iletişim, besin bulma gibi birçok alanda mükemmel bir dayanışma içindedirler.

Termit kolonilerinde askerler, işçi termitler ve bir kraliçe bulunur. Kraliçe sürekli olarak yumurtlayıp koloniyi geliştirir, işçiler hiç durmaksızın yuvanın bütün ihtiyaçlarını karşılar, asker termitlerse yuvayı düşmanlardan korurlar. Gerektiğinde koloninin tüm üyeleri, kendi görevleri olmamasına rağmen, diğer işlere yardımcı olurlar. İşte bu dayanışma ve görev dağılımı sayesinde koloni içinde sayıları kimi zaman milyona ulaşsa da termitler, hiçbir sorun çıkarmadan yaşarlar.

İlerleyen bölümlerde termitlerin sosyal düzenleri ve yaşadıkları yerlerin özellikleri hakkında bilgiler verilecektir. Bu bilgiler incelenirken unutulmaması gereken nokta, bütün bunları yapanların boyutları santimetrelerle ifade edilen canlılar olduğudur.

Zaman zaman yapılacak olan insan-termit karşılaştırması, bu canlıların yaşadıkları konforlu hayatın ve şaşırtıcı düzenin kendi kendine oluşamayacağının anlaşılmasında özel bir yol olarak kullanılmaktadır. Değişik yöntemler kullanılarak örnekler verilmesindeki amaç, düşünmeyi teşvik etmektir. Ancak burada düşünmekten kastedilen, yüzeysel bir bakış açısı ile değil, bu canlıların yaptıkları olağanüstü işleri ve kurdukları disiplinli sosyal yaşantıyı "nasıl" ve "neden" sorularını sorarak düşünmektir.

İnsan gün içinde pek çok konu hakkında düşünür. Aklına takılan sorular olur, bu soruların cevaplarını bulmak için düşünür. İşiyle, okuluyla ilgili, işyerindeki veya sınıfındaki arkadaşları ile, ailesi ile, kendisi ile pek çok konu hakkında gün boyunca düşünür. Seyrettiği filmlerdeki karakterler aklına gelir, sokakta gördüğü insanları düşünür. Okuduğu kitaptaki ya da televizyonda gördüğü bir canlı hakkında düşünür. Akşam ne yiyeceğini, geçmişte neler yaşadığını düşünür. Bütün bunlar insanın zihnini meşgul eder. Ancak burada asıl önemli olan gereği gibi, fayda sağlayacak şekilde düşünmektir. Sorular sorup bu soruların cevaplarını bulmaya çalışarak düşünmek asıl olandır. İşte bu kitapta, termitlerle ilgili verilen örneklerle beraber sorular sorarak insan, düşünmeye teşvik edilmektedir. Allah, Kuran'daki pek çok ayette, insanın çevresindeki varlıklar, olaylar ve iman delilleri üzerinde düşünmesinin önemine dikkat çekmiştir:

Sizin ilahınız tek bir ilahtır; O'ndan başka ilah yoktur; O, Rahman'dır, Rahim'dir (bağışlayan ve esirgeyendir). Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün ard arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen gemilerde, Allah'ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip-yaymasında, rüzgarları estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır. (Bakara Suresi, 163-164)

İşte termitler de, insanın üzerinde düşünerek önemli gerçekleri kavrayabileceği milyonlarca canlı türünden biridir.


Kraliçe, Planı Nerden Alıyor?

Termitlerden binlercesi, kendi kolonilerinin yapımına katılır. Bu, 100 metreden fazla yer kaplayan 3-4 metre yükseklikte, oldukça karışık bir binadır. Bunun içinde yollar, hava kanalları, besin depoları, kraliçe ve kurtçuklar için özel odalar vs. vardır. Bir seferinde daha yapı durumunda olan bir termit tepesi (kovanı), kalın bir levha ile o şekilde ikiye bölünmüştü ki, bir taraftaki termitlerin öteki taraftakilerle hiçbir irtibatı kalmamıştı. Buna rağmen yapı,, devam etti ve her iki taraftaki yollar ve bütün odalar, büyük bir incelikle birbirine uyduruldu. Sanki her termit, öteki taraftaki arkadaşının nereye gideceğini tamamı tamamına biliyordu. Her iki taraf, birbirinin tıpa tıp aynı olarak yapıldı. Halbuki teker teker bütün termitlerin bunu bilmelerine olanak yoktu. Çünkü iki tarafın da birbiriyle hiçbir teması kalmamıştı.

Araştırmalar, bu işin organize merkezinin kraliçe ile alakalı olduğunu göstermiştir. Şöyle ki; termitlerin çelik levhanın iki tarafından bakım atölyelerini yaptıkları bir sırada, bir çukur açılarak kraliçenin hücresine girilir ve kraliçe, kaçırılıp öldürülürse; o anda bütün yapı bölgesinde işler durur. Buna rağmen, kraliçe, çelik levhalar vasıtasıyla aylarca raiyetinden (uyruklarından) uzak tutulsa bile, hücresinde hayatta olduğu müddetçe; termitler, işlerinin başındadır ve her şey, tam ve mükemmel olarak işlemektedir.

Termitlerde Toplumsal Örgütlenme

Milyonlarca insanın bir arada yaşaması her zaman birçok problemi de beraberinde getirmiştir. Örneğin mimari yapılanma, ulaşım, haberleşme, besin kaynakları gibi pek çok konuda çeşitli problemler yaşanmıştır. Elbette ki bu problemlere zaman içinde çeşitli çözümler üretilmiş, bunlardan kimileri uygulamaya konup refah düzeyi artırılmaya çalışılmıştır. Ancak sorunlar hiçbir zaman kökünden hallolmamıştır.

İnsan; yeryüzünde düşünebilen, düşündüklerinden sonuç çıkarabilen, akledebilen, bilinç sahibi yegane canlıdır. Bu nedenle insanın plan yapması, ileriyi görerek yaşamı kolaylaştıracak yapılar ortaya çıkarması, değişen ihtiyaçlara yönelik çözümler üretmesi, bunları uygulamaya başlaması çok doğaldır. Ancak insanların yaptıklarının bir benzerini hatta daha üstününü hayvanların yapabiliyor olması, elbette ki üzerinde düşünmeyi gerektirir. Aklı, şuuru, hatta çoğu zaman bir beyni bile olmayan canlıların insanlarınki ile kıyaslanabilecek, hatta pek çok yönden üstün olan yapılar inşa etmeleri, organizasyonlar kurmaları düşündürücüdür.

Doğada birlikte yaşayan ve sözü edilen başarılı organizasyonları gerçekleştiren pek çok canlı türü vardır. 'Sosyal böcekler' olarak adlandırılan karıncalar, arılar ve termitler bunlardan birkaçıdır.

Kitabın konusunu oluşturan termitlerin yaşamlarındaki düzeni, şöyle bir karşılaştırma ile daha iyi ifade etmek mümkündür. Termitlerin toplumsal örgütlenme şekilleri arılarınkinden daha karmaşık, karıncalarınkinden daha sık ve organize, insanların sosyal yaşamındaki sistemlerin pek çoğundan daha derli toplu ve sorunsuzdur.

Termitlerin yuva yapımlarından iletişim yöntemlerine ve savunmalarına kadar koloni içindeki her davranışlarında akıl, hesaplama, plan ve bilinç vardır. Hesaplama ve plan, ancak eğitim alınması yani bilgi sahibi olunmasıyla kazanılan, akıl gerektiren özelliklerdir. Bu durum bize termitlerin bir bilgi dahilinde hareket ettiklerini gösterir. Peki her termitin doğar doğmaz ne yapacağını bilir bir şekilde hareket etmesini sağlayan bu bilgiye termitler nasıl sahip olmuşlardır? Termitlerin sergiledikleri bilinçli davranışların kaynağı nedir? Termit gibi bir böceğin sadece insanlarda bulunduğu düşünülen bu gibi özelliklere sahip olmasına nasıl bir açıklama getirilebilir?

Bu soruların cevabı, termitlerin yaşamlarından verilecek örneklerle ortaya çıkacaktır.

Konularında Uzman Olan Termitler

Bir termit kolonisindeki tüm üyelerin tek bir amacı vardır: Koloninin var oluşu için çalışmak. Bu amaç için hepsi üzerine düşen görevi eksiksizce yerine getirir. Termit kolonilerine "kast" adı verilir. Kast, farklı konularda uzman gruplardan oluşan, 1 milyondan fazla bireyi kapsayabilir. Her bir grup fiziksel olarak diğerinden farklıdır ve belirli bir görevi yerine getirir.

Termitler; toprak altı, toprak üstü ve kuru odun termitleri olmak üzere üç gruba ayrılırlar. Bu grupların her birinin farklı koloni hayatları vardır ve her biri de kendi içinde dört bölüme ayrılır:

  1. Kral-Kraliçe
  2. Kral ve Kraliçe Adayları
  3. İşçiler
  4. Askerler

Bununla birlikte bir termit yuvasına bakıldığında, değişik görünümlere sahip termitlerle de karşılaşılır. Örneğin bazı termitlerin kanatları vardır. Bunlar, ileride çiftleşme uçuşuna çıkabilecek yani kral ve kraliçe olmaya aday yavrulardır. Gerçek birer kral ve kraliçe olduklarında kanatları düşecektir. Güçlü çeneleri olan ve kanatları bulunmayan termitlerse sayıca en fazla olan işçi termitlerdir. Koloni içindeki görevleri ise yuvayı inşa etmek, besin bulmak ve yuvanın genel düzenini sağlamaktır. Sayıca az olan asker termitlerin tek görevleri yuvayı korumaktır.

Termitlerde türe göre, farklı özelliklere sahip askerler vardır: Bazı termit türlerinin askerleri, saldırganları kaçırmaya yarayan yapışkan bir sıvı salgılayan hortumlara sahiptir. Bazı türlerin askerlerinin büyük kafaları ve kocaman çeneleri vardır. Yuvaya girmeye çalışan her canlıya saldırarak yuvayı korurlar. Koloninin diğer üyelerinden farklı bir görünüme sahip olan kraliçenin, termitler için çok büyük bir önemi vardır. Koloninin çoğalması kraliçenin varlığına bağlıdır. Şimdi kral ve kraliçe adayı termitlerle termit kolonilerindeki elemanları daha yakından tanımaya başlayalım.

Kral ve Kraliçe Adayı Termitler

Kral ve kraliçe adayı termitlerin bedenleri siyaha çalan kahverengi tonundadır. Bu termitler vücutlarının iki tarafında yer alan eşit kanatlara sahiptir. Bu özellik, aynı zamanda onları diğer koloni üyelerinden ayıran en önemli farklardan biridir. Kraliçe ve kral adayı termitleri kolonideki diğer üyelerden ayıran başka bir özellikleri de görme yeteneklerinin ve üreme kabiliyetlerinin olmasıdır. Üreyebilen bu üyeler, bir veya iki yılda bir ve sadece yılın belli bir zamanında gelişir.

Kral ve kraliçe adayı olan termitler, yuvadan ayrılacakları güne kadar kendi karanlık bölmelerinde bekler. Bu, koloninin güvenliği ve ko1lonide kargaşa çıkmaması bakımından önemlidir. Kolonide birden fazla kral ve kraliçe adayının dolaşması, disiplinin bozulmasına ve koloni içinde karmaşa doğmasına neden olacaktır. İşte bu nedenle işçi termitler, yuvada sadece bir tane kral ve kraliçe bulunması için geniş çaplı önlemler alır.

Yeni kral ve kraliçe adaylarını kendi bölmelerinde kapalı tutmak bu önlemlerden biridir. Ancak vakti geldiğinde yeni adayların bölmelerinden ve yuvalarından dışarı çıkmaları gerekmektedir. Kral ve kraliçe adaylarının yuvadan çıkışları, işçilerin yaptığı özel tüneller vasıtası ile gerçekleşir. Böylece yeni kral ve kraliçe adayları koloni içine girmeden dolayısıyla hiçbir kargaşaya yol açmadan yuvayı terk ederler. Bu terk ediş ilk yağmurların yağması ile gerçekleşir. Çünkü yağmurlarla birlikte genç adayların kanatları gelişir ve tünellerden geçerek bir daha geri dönmemek üzere uçabilirler. Kral ve kraliçe adaylarının uçma kabiliyetleri zayıftır. Bu nedenle rüzgarla taşınmadıkları takdirde yuvadan 500 metre öteye dahi gidemezler.1 Uçarlarken birçoğu kuşlar ve sürüngenler tarafından öldürülür. Hayatta kalmayı başarabilenler ise uçuştan sonra kanatlarını atarlar ve yeni bir koloni oluşturmak için gizli bir yuva inşa ederler. Kral ve kraliçe olarak olgunlaştıklarında ömür boyu sürecek bir evliliğe başlarlar ve koloninin kurulması için ürerler.

Koloni içindeki bütün işlerde olduğu gibi bu durumda da her termit kendi sorumluluğunu çok iyi bildiği için hiçbir zaman isyan çıkmaz. Hiçbir zaman aday termitler koloniyi terk etmezler. Görevlerinin bilincindedirler ve yeni koloniler oluşturmak için gerekeni yaparlar.


Koloni İçin Kraliçenin Önemi

Kraliçe termiti diğer termitlerden ayıran özelliklerin en belirgini kraliçenin kanatlı olmasıdır. Kalıcı olmayan bu kanatlar kraliçenin gücünün simgesidir. İlkbaharda yeni koloni kurmak için harekete geçen yetişkin kraliçe termit, yuvadan çıkarak kralı aramaya başlar. Bunu yaparken de vücudundaki salgı bezlerini kralı kendine çekebilmek için kullanır. Kraliçe termit kısa bir uçuş yaptıktan sonra yere iner ve gövdesini yukarı kaldırıp salgı bezlerini çalıştırır. Sırtında bulunan salgı bezlerinden biri, erkek termiti 20 cm. mesafeden kendisine doğru çekecek bir sıvı, göğsündeki salgı bezleri ise 3 cm. mesafeye kadar etkili olan bir başka sıvı (feromen) salgılar.

Kral ve kraliçe biraraya geldikten sonra çiftleşebilecekleri uygun bir ortam ararlar. Tünel kazarak bir çiftleşme odası hazırlar ve daha sonra yuvalarını inşaya başlarlar. Kraliçe önce 5 yumurta yumurtlar. Bu yumurtalardan çıkan termitler, kral ve kraliçe tarafından yetiştirilen ilk işçi termitler olurlar.

Kraliçe termitin inanılmaz bir üreme kapasitesi vardır. Öyleki kraliçesi bir gün içinde 30 bin adet yumurta bırakan bir termit türü mevcuttur.3 Bu, kraliçe termitin her üç saniyede bir adet yumurta bırakması demektir. Yaşlı bir kraliçe dahi her üç saniyede bir adet yumurta bırakabilir. Ortalama 25-30 yaşına kadar yaşayabilen bir kraliçe termit, tüm hayatı boyunca on milyonlarca yumurta üretebilir.

Arılarda ve karıncalarda olduğu gibi termit kolonilerindeki düzen ve süreklilik de kraliçe termit tarafından sağlanır. Her koloninin merkezinde bir kraliçe termit yer alır. Bir termit yuvasında kral ve kraliçe, işçiler tarafından özel olarak bakımlarının yapıldığı bir odada yaşarlar. Koloninin kalbinin attığı yer olan kraliçenin odası, yuvanın en hassas ve en iyi korunan yeridir. Kraliçe termit hareket edemeyecek kadar büyüktür. Özellikle yumurtlama döneminde kendi büyüklüğünün tam 13 katına ulaşır.4 Kendi başına beslenemediği için koloninin diğer üyeleri ona özel bir ihtimam gösterirler. Kraliçeyi besleme görevini üstlenen işçi termitler, kraliçenin ihtiyacı olan besinleri kraliçeye aksama ya da gecikme olmadan sürekli olarak temin ederler.

Kraliçe, hareket etmemesine rağmen koloninin düzenini, güvenliğini ve her türlü ihtiyaçlarını çok iyi kontrol altında tutar. (Kraliçenin bütün bunları tek başına nasıl yaptığı, ilerleyen bölümlerde detaylı olarak ele alınacaktır.)


Kraliçe ve İşçi Termitler Arasındaki Bilgi Alışverişi

Kraliçe, yuvadaki termitlerle direkt olarak görüşmemesine rağmen yuvadaki tüm ihtiyaçları bilir. Hatta kraliçe, yumurtlama döneminde 14 cm'ye ulaşan dev gövdesi ile kıpırdamadan yatarken dahi yuvadaki eksikliklerin tümünü -yuvada herhangi bir karışıklık olup olmadığını, hangi türde elemana ihtiyaç olduğunu vs.- bilir. "Bu olağanüstü bilgi ağını nasıl bilebilir?" sorusuna verilen cevap, Allah'ın yarattığı sistemin kusursuz ve eksiksiz olarak işlediğinin açık bir delilidir.

Daha önce kraliçenin işçi termitler tarafından beslendiğinden bahsetmiştik. İşte bu beslenme sırasında, kolonide olan biten her şey, kraliçeye kesintisiz olarak aktarılır. İşçi termitler bu bilgileri verirken salgılarını kullanırlar. Bütün termitler vücutlarında özel bir salgı üretirler. Bu salgı, koloninin durumu hakkında kraliçe termite bilgi verir. Bir işçi termit kraliçeyi beslediğinde, kraliçe o anda koloni içinde neye ihtiyaç olduğunu anlar. Örneğin bir mücadele sırasında asker kaybı olmuşsa kraliçe, kendisini besleyen işçinin salgıladığı kimyasallardan bunu haber alır.

Eğer çok sayıda asker termit yitirildiyse kraliçe ilk tedbir olarak genç termitlerin asker termitler olarak büyümesini sağlayacak kimyasal bileşiği salgılar ve bu salgıyı işçi termitler aracılığı ile yeni genç bireylere gönderir. Böylece genç termitlerin hangi gruba dahil olacakları belirlenir.

Bir salgının ne içerdiğini bilmek için öncelikle o sıvının analizi yapılmalıdır. Böyle bir işlemi yapmak için öncelikle bir laboratuvara ihtiyaç vardır. Analizi yapılacak sıvının içeriğine göre, gerekli teçhizatın tam olması gerekir. Elbette ki analizi yapacak kişilerin de bu konuda bilgi sahibi olması hatta eğitim almış olması gerekir. Kraliçe termit, vücudundaki sıvıların analizini bütün ömrü boyunca hem de çok kısa bir sürede yapar. İhtiyaca uygun sıvıyı salgılayarak kolonideki yüz binlerce termitin yaşaması için gerekli olan organizasyonu sağlar. Kraliçenin salgıladığı maddeyi alan termitler de salgının içeriğini bilir ve salgıda saklanmış olan şifreyi çözerek hareket edebilirler. Dolayısıyla aynı analiz bilgisine kolonideki diğer termitler de sahiptir.

İşte bu, termit kolonilerindeki mucizevi olaylardan biridir. Termit kolonilerindeki bireylerin hangi kasta bağlı olacakları yani koloni içinde ne tür bir görev alacakları doğum anında belli değildir. Doğduklarında tüm larvalar birbirlerinin aynıdır. Larvaların görev ve sorumlulukları, koloninin o anki ihtiyacına göre, kraliçe tarafından salgılanan kimyasal salgının işçi termitler aracılığıyla larvalara ulaştırılmasıyla belirlenir.

Kraliçe termitin bir tür muhakeme yeteneği kullanarak kolonideki eleman ihtiyacına karar veremeyeceği açıktır. Ancak kraliçenin davranışlarında görülen düşünme, muhakeme yapma ve karara bağlama gibi özelliklerin tek bir açıklaması vardır. Kraliçe termitin hareketleri bir güç tarafından kontrol edilmektedir. Kraliçenin kovan üzerindeki denetiminin nedeni bu canlıların tümünün Allah'ın ilhamıyla hareket ediyor olmasıdır. Yeryüzündeki bütün canlılara nasıl davranmaları gerektiğini öğreten Allah'tır.

"Sizin yaratılışınızda ve türetip-yaydığı canlılarda kesin bilgiyle inanan bir kavim için ayetler vardır." (Casiye Suresi, 4)


Yuvadaki Düzenin Asıl Nedeni

Termit kolonisindeki her üye, ne iş yapması gerektiğini çok iyi bilir ve onu kusursuzca yerine getirir. Termitlerin arasında bir tek bencil harekete dahi rastlamak mümkün değildir. Bu yüzden de koloni halinde yaşayan bu canlılar kusursuz bir düzen içinde hayatlarını sürdürürler. İşte bu, bütün sosyal böceklerde var olan ve üzerinde önemle durulması gereken bir özelliktir. Dikkat edildiyse termit yuvalarındaki düzende ve bu düzenin sürekli olmasında son derece önemli bir ölçüden bahsedilmektedir: Termitlerin fedakar olmaları...

Kendi yavruları ya da başka canlılar için kendi canını tehlikeye atacak ya da kendi ihtiyaçlarını göz ardı edecek tarzda davranışlara hayvanlar arasında sıkça rastlanır. Canlılardaki fedakar davranışlarla ilgili o kadar fazla örnek vardır ki bu durumu evrimci bilim adamları da açıkça ifade etmek zorunda kalmaktadırlar.

Örneğin evrimci Peter Kropotkin, hayvanlar arasındaki dayanışmayı konu edindiği Mutual Aid: A Factor in Evolution isimli kitabında karıncaların ve termitlerin karşılıklı yardımlaşma sonucunda ne kadar büyük bir başarı kazandıklarıyla ilgili bir tespitini şöyle dile getirmektedir:

Termit ve karıncaların muhteşem yuva ve binalarının, şayet insanlarınki ile aynı ölçülerde olsaydı, çok daha üstün olduğu görülecekti. Asfaltlanmış yolları ve yer üstü tonozlanmış galerileri, geniş holleri ve tahıl ambarları, tahıl alanları, hasat etme işlemleri, yumurta ve larvalarının bakımındaki alkılcı metodları, ... ve son olarak cesaretleri ve üstün akılları, tüm bunlar, yoğun ve yorucu yaşamlarının her aşamasında uyguladıkları karşılıklı yardımlaşmanın doğal bir sonucudur.

Burada önemli bir noktaya dikkat çekmekte yarar vardır. Yukarıda evrimci yazarın söz ettiği "karşılıklı yardımlaşma", termit dediğimiz birkaç santimlik, kör ve akletme yeteneğinden yoksun böceklerin uyguladıkları bir davranıştır. İnsanların kendi aralarında yardımlaşmada bulunması, ortak planlar kurup bunları beraberce uygulaması, yaşamı kolaylaştıracak yeni sistemler geliştirmeleri, teknolojiler üretmeleri elbette doğal karşılanan olaylardır. Ancak aynı şeyleri bir böceğin yapıyor olması doğal karşılanmamalıdır. Akletme yeteneğinden yoksun bir canlı, akıl gösteriyorsa onu yönlendiren bir güç var demektir. İşte burada da termitleri yönlendiren, onlara akılcı planlar kurduran ve onları fedakarca davranışlara yönelten büyük bir güç vardır.

Dünyanın En İyi İnşaat Mühendisleri

Dünyanın en iyi inşaat mühendislerinden biriydi. Kendisinden yeni bir proje hazırlanması isteniyordu. Ancak hiç bir projede, kendisini bu kadar "aciz" hissetmemişti. Yüksekliği 960 m.'yi bulan 320 katlı dev bir binanın projesiydi bu. Binada aynı anda bir milyon kişinin yaşayabileceği bir ortam isteniyordu. Bunun için, binanın içinde tarım yapılabilecek mekanlara bile yer verilmesi isteniyordu. Dahası klima ve havalandırma sistemi için 1 wattsaat'lik bile olsa kesinlikle elektrik enerjisi kullanmamalıydı. Son şart ise en inanılmazıydı: İnşatta çalışacak işçilerin tamamının "görme özürlü" olması gerekliydi.

Bir an için durup derin derin düşündü. Kendisinden inanılmaz bir şey isteniyordu. Kararını verdi: Projenin gerçekleştirilmesi imkansızdı. Eğer projeyi gerçekleştiren birisi çıkarsa tüm ömrünü onun emrinde geçirmeye hazırdı. Bütün hayatını ona adayacak ve kendisinden istediği her şeyi büyük bir titizlikle yerine getirecekti.

Yeryüzünde bu projeyi yapabilecek ne bir mühendis, ne bir inşaat firması, ne de böyle işçiler mevcut olmamasına karşın, dünyanın bir çok yerde böyle binalar mevcut: Bir karınca büyüklüğündeki termitler, yüksekliği 7 metreyi bulan dev yuvalar yaparlar. Her yuvanın içinde sayıları bir milyonu aşan bir termit kolonisi yaşar.

Yuva koloninin yaşaması için gerekli tüm konfora sahiptir. Yuva, yukarı doğru açılan kanallar aracılığıyla devamlı olarak havalandırılır. Alt kısımda koloninin gıda ihtiyacını karşılamak için mantar yetiştirilir. Burada tarım yapılabilmesi için ısı 30 derecede, karbondioksit oranı %2,7 de sabitlenmiştir. Ayrıca bir soğutma ve nemlendirme tertibatına sahip olan yuvada; bir kraliçe odası, larvaların bakım odaları, besin depoları ile tüm mekanları birbirine bağlayan koridorlar ve güvenlik kapıları da bulunur. Üstelik bu yuvanın inşaatında çalışan tüm işçi termitler kördür.

Kör termitlerin ortaya koydukları bu beceri, bilinç gerektiren, akıl ve muhakeme yeteneğinin varlığına işaret eden davranışları gerektirmektedir. Tüm bunların bir termitte olmadığı ve kör tesadüfler sonucu ortaya çıkamayacağı da açıktır. Termitlerde dünyadaki diğer tüm canlılar gibi Allah tarfafından yaratılmıştır. Her akıl sahibi insanın yapması gereken, düşünmektir.


Asker Termitler

Asker termitlerin tek görevleri koloniyi savunmaktır. Termit kolonisinin bu küçük boyutlardaki savunma ordusu, yuvayı korumak için her türlü tehlikeyi göze alır ve hatta canlarını bile verirler. Asker termitler için düşmanlarının büyüklüğü önemli değildir. Örneğin yuva, termitlerin en önemli düşmanları olan karıncalar ve karınca yiyenler tarafından saldırıya uğradığında hemen bir "intihar mangası" harekete geçer ve tehlikeyi ortadan kaldırır. Buradaki "intihar mangası" terimi oldukça önemlidir. Çünkü asker termitlerin pekçoğu savunma sırasında ölecektir. Termitlerin bu fedakar davranışları daha sonraki bölümde detaylı olarak ele alınacaktır.

Asker termitlerin türlere göre değişik vücut yapıları vardır ancak bunların tümü, görevlerine son derece uygun bir tasarıma sahiptir. Örneğin; ustura keskinliğinde dişleri olan Afrika termitleri, Güney Amerika'da yaşayan ve düşmanlarını güçlü çeneleriyle öldürmek için gövdelerinden daha uzun alt çeneleri olan karemsi başlara sahip termitler, Malezya'da yaşayan ve canlı bir bomba gibi patlayarak saldırganı sarı renkli koyu bir sıvıyla boğan termitler gibi... İstisna olarak Afrika ve Güney Amerika'daki bir termit türünde ise işçi termitler farklı şekilde koloniyi korur. Bu işçiler, bağırsaklarında bulunan sıvıları saldırgana fışkırtırlar; ancak bu hareketlerinin sonucunda kendi iç organları parçalanır ve ölürler.

Hemen hemen tüm asker termit türleri çok büyük ve kaslı çenelere sahiptir. Bu çeneleri, saldırı anında düşmanı ısırmak ve parçalamak için kullanırlar. Asker termitlerin çenelerinin büyüklüğü, birbirlerine genel olarak benzemesine rağmen kafa yapıları türlerine göre farklılıklar gösterir. Hatta bu farklılık bazen oldukça dikkat çekicidir. Bazı askerler uzun burunludur, bazı türlerde ise asker termitler güçlü ve sert bir kafaya sahiptir.

Bu yapı farklılıkları nedeniyle termitlerin savaş teknikleri de farklıdır. Örneğin uzun bir burun yapısına sahip olanlar, burunlarını kullanarak saldırganlara yapışkan bir sıvı fışkırtırlar. Güçlü ve sert bir kafaya sahip olanlar ise tehlike anında kafalarını yuvada açılan deliklere sokarak düşmanın yuvaya girişini engeller. Böylece kendi bedenleri ile geçilmez barikatlar oluştururlar. Askerlerin kapsüle benzeyen kafaları kendi cüsselerine göre oldukça iridir. Bu hantal görünümlerine rağmen kendilerinden hiç beklenmeyecek bir savunma yeteneğine sahiptirler.

Termitlerin Kullandıkları Savaş Stratejileri

Koloninin yaşamasını sağlamak açısından güvenlik, birinci dereceden önemlidir. Termitler de düşmanlarına karşı genellikle kimyasal güçlerini kullanarak değişik savaş stratejileri uygular. Bu stratejileri şöyle sınıflandırmak mümkündür:

  1. Düşmanı felç etmek,
  2. Canlı bir bomba olup düşmanın üzerinde patlamak,
  3. Keskin çenelerle düşmanı yaralamak,
  4. Salgıladıkları zehir ile saldırganın vücut yapısını altüst etmek.

Termitler tüm bunları sahip oldukları özel donanımları sayesinde başarır. Ancak burada unutulmaması gereken çok önemli bir nokta vardır. Kimyasal silahlar, bugün dünyada teknolojinin en son imkanları kullanılarak, konusunda uzman birçok bilim adamının sürekli çalışması ile üretilmektedir. Kaldı ki çok basit bir kimyasal maddenin oluşturulması için dahi aynı ciddi çalışmalar gereklidir. Bu durumda termitlerin vücutlarındaki kimyasal silahların nasıl ortaya çıktığı sorusunun cevabının verilmesi gerekmektedir. Evrim teorisine göre bu kimyasal maddeler kendiliğinden yani tesadüfen ortaya çıkmıştır. Ancak biraz düşünüldüğünde bu iddianın mantıksızlığı açıkça görülür.

Evrim teorisinin iddiası, ilk ortaya çıkan termitlerin bu özelliklerin hiçbirine, örneğin kimyasal üretim sistemine sahip olmadıkları, bu sistemin sonradan rastlantılar sonucunda yavaş yavaş oluştuğudur. Ancak ilerleyen sayfalarda verilecek olan örneklerde de detaylı olarak görüleceği gibi bu, akıl ve mantık ölçüleri ile her yönden çelişen bir iddiadır.

Öncelikle termitlerdeki kimyasal silah sisteminin çalışması için hem kimyasal maddenin kendisinin hem de kimyasalın içinde bulunacağı organın aynı anda var olması gerekmektedir. Bununla birlikte bu organın, zehrin vücudun diğer bölgelerine yayılmasını engelleyecek bir koruyucuya sahip olması da şarttır. Ayrıca termitin türüne göre zehrin kullanım şekli değiştiği için kimi zaman zehrin bulunduğu organdan termitin kafasına kadar zehri taşıyacak bir borunun olması da -elbette ki bu boru da zehirden etkilenmeyecek özelliklerde olmalıdır- gerekecektir. Bundan başka, hayvanın düşmanına zehir fışkırtmasını sağlayacak bir kas sistemi ya da mekanik bir düzen vs. olması gereklidir.

Evrimciler, canlılardaki bu gibi sistemlerin ve organların tesadüfler neticesinde ortaya çıktığını iddia ederler. Tesadüfler, kimyasal maddenin formülünü nasıl olduysa tam tutturmuş, sonra ilk termitin vücudunda bu maddeyi oluşturacak sistemi var etmiş, daha sonra başka tesadüfler isabet etmiş ve kimyasal maddeyi oluşturan maddeleri teker teker ortaya çıkarmış, sonra da termitin vücudundaki organlara ve diğer sistemlere zehirden etkilenmemelerini sağlayacak özellikleri kazandırmış, bu şekilde tesadüfler tesadüfleri kovalamış ve milyonlarca hatta yüz milyonlarca yıl sonra termitler termit olmuştur.

Bu masalsı senaryodaki detaylar arttıkça evrimci iddialarının mantıksızlığı daha da netleşir. Öncelikle tesadüflerin, herhangi bir varlık meydana getirmesi hatta bırakın bütün halinde bir canlıyı oluşturmasını, bu canlının tek bir hücresini bile ortaya çıkarması mümkün değildir. Ya da bir canlının hücrelerini oluşturup sonra bu hücreleri birleştirip organlar meydana getirmesi, bu organlara gerekli özellikleri kazandırması, bu özelliklerin aynı canlı türünün hepsinde eksiksiz olarak var olabilmesi için canlı ile ilgili özellikleri birer bilgi haline getirip sonra da hücredeki genlere bu bilgileri kodlaması gerekir. Elbette ki bu mümkün değildir.

Termitler, evrimcilerin iddia ettikleri gibi belli bir süreç içinde yavaş yavaş gelişmiş olamazlar. Örneğin kimyasal silah sistemindeki tek bir parçanın dahi eksik olması, sistemi işlemez hale getirecek hatta termitin ölümüne neden olacaktır. Dolayısıyla geriye tek bir açıklama kalır. Kimyasal silah sistemi bir bütün olarak termitlerde var olmak zorundadır. Yani termitler ilk ortaya çıktıkları andan itibaren bu savunma sistemine sahiptir. Kaldı ki termitlerin tek özellikleri kimyasal madde üretebilmeleri ve bunu silah olarak kullanmaları değildir. Termitler; beslenme alışkanlıkları, buna bağlı olarak sindirim sistemleri, kimyasal iletişim kurabilme yetenekleri gibi özellikleriyle birlikte bir bütün olarak ortaya çıkmış diğer bir deyişle, bir anda yaratılmışlardır. Doğadaki bütün canlıları yaratan, sahip oldukları özellikleri onlara veren Allah'tır. Allah, her türlü yaratmayı bilen ve üstün güç sahibi olandır.

De ki: "Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?" De ki: "Allah'tır." De ki: "Öyleyse, O'nu bırakıp kendilerine bile yarar da, zarar da sağlamaya güç yetiremeyen birtakım veliler mi (tanrılar) edindiniz?" De ki: "Hiç görmeyen (a'ma) ile gören (basiret sahibi) eşit olabilir mi? Veya karanlıklarla nur eşit olabilir mi?" Yoksa Allah'a, O'nun yaratması gibi yaratan ortaklar buldular da, bu yaratma, kendilerince birbirine mi benzeşti? De ki: "Allah, herşeyin yaratıcısıdır ve O, tektir, kahredici olandır." (Rad Suresi, 16)

Zehir Sürme

Termitlerin savaşırken kullandıkları yöntemlerden bir tanesi de zehir sürmedir. Bazı termit türlerinin vücutlarında oldukça zehirli kimyasal bir madde üretilir. Bu etkili zehri termitler kendilerine zarar vermeden sentezleyip vücutlarında depolayabilmektedirler. Her termit türünün zehri farklı bir yapıdadır. Bununla birlikte kullanım şekli de farklıdır.

Örneğin Rhinotermitiane alt familyasının askerleri, saldırganı, saldırganın gövdesine zehir sürerek öldürür. Bu termit türü daha küçük alt çenelere ve uzun, ucu fırça gibi üst dudaklara sahiptir. Bu özel ağız yapısı, termitin zehri en etkili şekilde saldırganın gövdesine sürmesini sağlar. Ayrıca bir asker termit, ağırlığının %35'i kadar miktarda zehri vücudunda depolayabilir. Bu savunma salgısının miktarı binlerce karıncayı öldürmeye yetecek güçtedir.

Prorhinotermes de zehir sürerek savunma yapan termitlerdendir. Florida'da yaşayan bu türün askerlerinin çenelerinde "nitroalken" adlı zehirli madde bulunur. Termitlerin bir diğer türü olan ve Afrika'da yaşayan Schedorhinotermes ise "vinil keton" karışımı bir madde üretir. Vinil keton solunduğunda ya da yutulduğunda ölüme neden olacak kadar zehirli bir maddedir. Solunum yollarında, cilt ya da gözlerle temas halinde ciddi anlamda tahrişe neden olur. Etkili zehirler listesinde yer alan ve merkezi sinir sistemi çöküntüsüne neden bu madde termitlerin vücutlarında üretilir ancak termite hiçbir zarar vermez.

Guyana termitleri ise son derece hızlı reaksiyona giren B-Ketoaldehitleri sentezler. Armitermes türü termitler de "moleküler kement" denilen zehirleri ve "ester" ya da "lakton" adlı kimyasalları silah olarak kullanır. Görüldüğü gibi zehirlerin tümü birbirinden farklı formüllerde farklı kimyasal yapılara sahiptir.

Bu zehirlerin ortak özelliği "elektrofilik" olmalarıdır. Yani zehirler, düşmanların vücutlarında bulunan elektron bakımından zengin biyolojik moleküllerle birleşerek onların yapısını bozar. Bu durum ise düşmanlar için öldürücüdür. Birçoğunun adını ve ne işe yaradığını sizin de bilmediğiniz bu zehirli maddeleri termitler milyonlarca yıldır kullanmaktadır.

Şimdi burada durup bir düşünelim: Termit dediğimiz canlı, görme yeteneği olmayan, yaşamının büyük bir kısmını toprağın altında geçiren, beyin diyebileceğimiz bir organı dahi bulunmayan, birkaç santim büyüklüğünde bir böcektir. Ancak bu böceğin bedeninde, düşmanının bedenindeki sistemlerin işleyişini durdurmakla görevli salgılar bulunmaktadır. Böyle bir sistemi termitin kendi iradesiyle kurduğunu iddia etmek mümkün müdür? Bir kişinin sizin karşınıza çıkıp şöyle bir olay anlattığını farz edin:

"Termitler eskiden bu sistemlere sahip değillerdi, ama günün birinde bir termit, kendini düşmanlarının saldırılarından koruyabilmek için bir yöntem geliştirmeye karar verdi. En makul görünen, karşı tarafın iç sistemlerine zarar verecek bir metod bulmaktı. Çünkü kimi zaman düşmanlar, termitin kendisinden daha iri ve güçlü canlılar olabiliyordu. Bunun üzerine kendi bedeni içinde zehir üretmeye karar verdi. Böylece çok fazla enerji harcamadan karşı tarafı zehirleyerek etkisiz hale getirebileceğini düşündü. Çeşitli zehir formülleri geliştirdi. Bunlar için gerekli maddeleri bedeninde meydana getirdiği özel bir salgı bezinde topladı ve zehri üretmeye başladı. Ancak bundan önce bu salgı bezine, zehirden etkilenmesini önleyecek özellikler eklemeyi de unutmadı. Üstelik zehrin bedeninden dışarı çıkışı için de zehirden zarar görmeyecek bir yapı oluşturdu…"

Yukarıdaki senaryo, küçük bir çocuğun dahi inanmayacağı kadar akıl ve mantık dışıdır. Bir termitin karar alması, kimyasal işlemleri büyük bir başarıyla yerine getirmesi elbette mümkün değildir. Ancak evrimcilerin iddia ettikleri senaryolar yukarıda anlattığımızdan farklı değildir. Onlar da termitlerin geçmişte zehir üreten sistemlere sahip olmadıklarını, günün birinde buna ihtiyaç duyarak kendi bedenlerinde bu sistemi oluşturduklarını söylerler. Daha doğrusu evrimciler bunları tesadüflerin oluşturduğunu iddia ederler. Ancak bilinmelidir ki ne tesadüf denen kör ve şuursuz sürecin ne de termit dediğimiz böceğin böyle bir sistemi akletme, planlama, meydana getirme yeteneği vardır.

(Alıntı)


Yazının kaynağı : http://www.oltulu.net
Oltulu - Sınırsız Bilgi Paylaşım Platformu