Arı Sütü Hakkında
Çok uzun yıllardan beri arı sütü halk tarafından kozmetik alanında kullanılmıştır. Diğer taraftan tıpta, beslenmede, yorgun ve aşırı çalışmış kimselerde ve yaşlılıkta kullanılması öğütlenmektedir Arı Sütü Nedir? Arı sütü, kimilerinin süt anne dedikleri işçi arıların tükürük bezleri ile yaptıkları çok değerli bir maddedir. Aslında, doğrudan kraliçeye veya kraliçe olmaya aday küçük larvalara verilir. Bu larvalar, sözkonusu besin sayesinde, iki hafta içinde normal arılardan çok daha fazla bir ağırlığa erişirler. Kraliçenin ötekilerden daha değişik bir şekli vardır. Karnı daha uzun, ağız organları çok küçüktür. Zira kraliçe arılar çiçek özümlemesi yapmazlar. Kovanda tektirler ve yalnızca yumurtlamak içindirler. Olgunluk çağı süresince her gün kendi öz ağırlıklarının ikibuçuk katı ağırlığında yumurta yumurtlarlar: Bundan da arı sütünün çok zengin ve mükemmel bir besin olduğu anlaşılmaktadır. Bileşimi o kadar karmaşıktır ki henüz tam olarak çözümlenememiştir. İçerdiği başlıca maddeler şunlardır. Kozmetikte kullanılan bu maddelerin hepsi bir gençlik kaynağıdır. Gerçekte doğal kökenli bu maddelerin hücre beslenmesinde çok büyük Önemi vardır. Bundan başka, şekerlerin kükürtü sabitleştirici, fosforun da kasları dengeleyici etkileri vardır. Arı sütü doğal bir uyarıcıdır. Yaşlı ciltlere, derideki bîr takım bozukluklara (yağ sızması veya kuruluk), kırışıklıklara özellikle tavsiye edilirler. Özünde arı sütü olan başka ürünler de bulabilirsiniz: maskeler, kremler, göz çevresi İçin kokulu reçine (belsem), sabunlar, vb. Arı sütü genel olarak vücutta hücre yenilenmesi, üretimi (hücre) ve metabolizması üzerinde etkili olduğundan organizmanın bütün dokularında canlılık ve bunun sonucunda sağlık, enerji, bağışıklık ve dinçlik meydana getirir. Bu yönüyle akla gelebilecek bütün sağlık problemlerinde önemli düzeyde motivasyon sağlar. Arı sütünün insan ve hayvanlar üzerinde etkilerini belirlemek amacıyla bir çok çalışma yapılmıştır. Yapılan çalışmalardan bazıları şunlardır; Japonya’da 54 farklı hastalık üzerinde yapılan uygulamalarda ortalama % 80 dolayında iyileşme belirleyen araştırıcılar bu hastalıkların bazılarının iştahsızlık, kronik hastalıklar nedeniyle vücut savunma sistemi yetersizliği, metabolizma ve beslenme bozuklukları, adet bozukluğu, sindirim sistemi rahatsızlıkları, astım, bronşit, kronik kabızlık, asabilik uykusuzluk ve karaciğer rahatsızlıkları olarak bildirmektedirler. Çin’de yapılan başka bir denemede, deney hayvanlarına tümör oluşumuna neden olan antijen verilmiş ve iki gruba ayrılmıştır. Grubun birine arı sütü verilmiş diğerine verilmemiştir. Arı sütü almayan gruptaki bütün hayvanlar öldüğü halde arı sütü alan gruptaki hayvanlarda ölene rastlanmamıştır. Yine Arjantin’de yapılan bir başka araştırmada tavşanlara aşırı yağ içeren diyet uygulanmış ve iki gruba ayrılarak grubun birine arısütü verilmiştir. Deney sonucunda kontrol grubunun kanındaki kolesterol düzeyi ortalama % 1,37 olarak belirlenirken arı sütü verilen grupta bu değer ortalama % 0,68 bulunmuştur. Ayrıca aynı denemede kroner damarların ve karaciğerin incelenmesi sonucu arısütü alan bu grupta önemli derecede üstünlük belirlenmiştir. Çeşitli literatürlerde ortak olarak, arısütünün çeşitli iltihabi hastalıklarda, nefes darlığında, karaciğer yağlanmasında, eklem hastalıklarında, zayıflık ve halsizliklerde, sinirsel ve fiziksel yorgunluk hallerinde, mide bağırsak hastalıklarında, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde, sinirsel ve ruhsal bozukluklarda, yaşlılık durumunda, üreme ve cinsel problemlerin giderilmesinde başarıyla kullanıldığı belirtilmektedir. Arı sütünün çeşitli iltihabi hastalıklarda başarı ile kullanılabileceğini destekleyen bir çalışma da Bulgaristan’da yapılmıştır. 125 iltihabi hastalık üzerinde yapılan araştırmada arı sütünün organizmada immino-biyolojik aktiviteyi arttırarak hastalığın önlenebileceği sonucuna varılmıştır. Arı sütünün karaciğer yağlanmasını önleyebileceği destekleyen unsur yapısında bol miktarda asetil kolinin bulunmasıdır. Çünkü asetil kolin ile yağlanma arasında negatif korelasyon vardır. Arı sütünün 50-100 mg dozu bile total kolesterol düzeyinde % 14 lipit düzeyinde ise % 10 azalma sağlanmıştır. Ayrıca arı sütünün yüksek dozlarda kullanımı antiviral etki oluşumuna neden olduğundan gribe karşıda oldukça başarılı sonuçlar alınmıştır. Başka bir araştırıcı da arı sütünün görme bozukluklarında ve görme yeteneğini artırmada önemli derecede etkili olduğunu deneylerle belirlemiştir. İnvitro (laboratuar) çalışmalar, arı sütünün yapısında bulunan 10 HDA ‘nın antibiyotik etkiye sahip olduğunu desteklemektedir. Bu antibiyotik etki E.coli, Salmonella, Proteus, Basillus suptillis ve Saureus mikroorganizmalarına karşı kanıtlanmıştır. Bu konuda yapılan bir çalışmada arı sütünün 0,5 mg ve 1 mg miktarları bakteri gelişimini inhibe ettiği görülmüştür. Ayrıca bazı antibiyotiklere kıyasla bakteriler üzerinde daha etkili olduğu gözlenmiştir (Mercan, 2000). Arı sütü kozmetik sanayiinde de doku ve cildi yenileyici, deriyi gerdirici, derinin yağ sekrasyonunu düzenleyici etkisi göz önünde bulundurularak kullanım alanı bulmaktadır. Yanıklarda kullanılan dermatolojik krem ve merhemlere genellikle %0.05 ile 1 oranında arı sütü katılmaktadır. Arı sütünün apiterapik etkisini inceleyen çok sayıda çalışma hayvanlar üzerinde de yapılmıştır. - Tavşanların normal besinine arı sütünün 100-200 mg/kg (vücut ağırlığı) eklenmesi embriyo gelişimi ve fertilitenin artmasını sağlamıştır. Japon bıldırcınlarının besinlerine 0,2 gr. dondurulup kurutulmuş arı sütünün eklenmesi cinsel olgunluğa daha kısa sürede erişmelerine ve daha fazla yumurtlamalarını sağlamıştır. - Tavuk besinlerinin her bir kilogramına 5 mg arı sütü ilavesinin yumurta verimini ve kuluçka çıkış ağırlığını artırdığı belirlenmiştir. - Buzağıları rasyonunda (7 günlük) 0,02 gram/gün miktarında arı sütü kullanılması kontrol grubuna oranla 6 ay içerisinde % 10- 13 ağırlık kazancı sağladığı daha düşük ölüm oranı ve enfeksiyonlara karşı daha yüksek direnç oluştuğu görülmüştür. Yazının kaynağı : http://www.oltulu.net Oltulu - Sınırsız Bilgi Paylaşım Platformu
|