Mesaj sayısı : 208 Giriş sayısı : 1339
Konu puanı : 0 Toplam P : 4
Konuya Puan ver
Üye bilgileri
MSN : Yazmamış Yaş : 14
|
Kelebeklerin Yaşam Döngüsü
Amacı olan güzellik Kelebekler en sevdiğimiz böceklerden biridir. Güzel görünümlerinin yanında kötü kokmamaları ve ısırmamaları nedeniyle, insanların çok seyrek öldürdükleri böceklerdendir. Bir çok kişi kelebeklerin dünyayı güzelleştirdiğini düşünür. Ancak, dünyadaki diğer türler gibi, kelebeklerin de bir yeri vardır ve bir amaca hizmet ederler. Bitki dünyası açısından, kelebekler bitkiden bitkiye konarak tozlaşmayı sağlarlar. Hayvan dünyası açısından, kelebekler besin zincirinin neredeyse tabanında yer alırlar ve özellikle tırtıl aşamasında kuşlara, memelilere ve diğer böceklere yem olurlar. Lepidoptera ismi latincede “pullu kanatlar” anlamına gelmektedir. Kelebeklerin kanatları ve vücutları, gerçekten de, küçük pullarla kaplıdır. Kelebek ve güveler pullara sahip olan tek böcek türüdür. Güve ve kelebekler görünüm ve etkinlik açılarından birbirlerinden farklıdırlar. Bir çok güve gece etkinken kelebekler çoğunlukla gündüz uçarlar. Kelebeklerin vücutları ince ve tüysüz, güvelerin ise daha dolgun ve tüylüdür.
Bilinmesi gereken kelimeler Krisaliz (Chrysalis): Başkalaşım sırasında pupayı böceklerden koruyan yumuşak bir kabuk yada koza. Başkalaşım (Metamorfosis): Gelişim sürecinde yapının yada özelliğin tamamen değişimi, dönüşümü. Pupa: Larvanın erişkin hale dönüştüğü, besin-alımının durduğu evredeki böcek.
Kelebekler her yerdedir Antartika haricinde, kelebekler dünyada hemen her yerde bulunurlar. Kelebekler 150 milyon yıldır dünya üzerinde yaşamaktadırlar ve boyutları 15-19 mm’den, Kuzey Amerika’da bulunan Batılı Mavi Pigme (Brephidium exilis), 28 cm kanat açıklığına, Papua Yeni Gine’de bulunan Ornithoptera alexandrae, kadar değişmektedir. Bazı tropik bölge kelebekleri bir yıl kadar yaşayabilmekteyse de kelebeklerin ortalama yaşam uzunluğu en fazla iki aydır. Kelebekler kanatlarında gökkuşağının tüm renklerini barındırırlar ve asla iki kelebek birbirine benzemez. Bu renklerin belirli amaçları vardır: Eşin dikkatini çekmek, çevre ile uyum sağlayarak gizlenmek, zehirli oldukları ve kaçınılmaları gerektiğine dair düşmanlarını uyarmak.
Özgün Yaşam Döngüsü Kelebeklerle ilgili en ilginç şeylerden biri de benzersiz yaşam döngüleridir. Bir kelebek ağır-hareketli, şişman bir tırtıldan, rengarenk kanatlı güzel bir uçan böceğe dönüşürken doğanın en olağanüstü olaylarından biri gerçekleşir. Bu başkalaşım başka bir çok böcekte de gerçekleştiği halde, kelebekteki kadar olağanüstü değildir.
Kelebeğin başkalaşımı dört aşamada gerçekleşir. Her kelebeğin yaşamı yumurta olarak başlar. Çiftleşmeden sonra, dişi küçük yığınlar halinde seçtiği belli yaprakların üzerine yumurtlar (gerçekte yumurtaları yaprağa “yapıştırır”). Her tür kendine ait bitkiyi seçer ve her türün yumurtası birbirinden farklı şekle sahiptir. Bir çok türde, dişi yumurtlamadan hemen sonra ölür. Yumurta kırıldığında, içinden larva çıkar. Aslında, larva önce yumurtanın içini yiyerek kabuğa ulaşır, sonra da kabuğu yiyerek yumurtadan dışarıya çıkar. Gerçek bir yemek yeme makinesi olan bu tırtıl üzerinde bulunduğu yaprağı yer. Tırtılların bir hedefi vardır: Yiyebildiği kadar yemek. Kısa yaşamları boyunca tırtıllar ağırlıklarının 20 katı kadar yemek yerler. Doğal olarak, bu kadar çok beslenen tırtıllar hızla büyür ve derileri aynı hızla genişleyemediği için parçalanır ve dökülür. Deri değiştirme olarak adlandırılan bu süreç, tırtıllar şişmanladıkça birkaç kez tekrarlanır. İşte bu yavaş-hareketli evrelerinde tırtılların bir çoğu aç bir kuş tarafından yok edilir. Yine, bir çoğu renklerini çevreye uydurarak korunurlar. Bazı türlerin vücutlarındaki keskin dikenler veya dikenimsi tüyler yırtıcıları kendilerinden uzak tutar. Bazı tırtılların derisi üzerinde bulunan dairesel lekeler tırıtılı olduğundan daha büyük göstererek yırtıcıları uzak tutar.
Tırtıldan krisalize, krisalizden kelebeğe başkalaşım Tırtıl hayatta kalır ve tam büyüklüğe erişebilirse, kendini bir yaprağın sapına baş aşağıya asar. Ardından, son kez deri değiştirir ve eski deri hemen sertleşerek krisaliz ismi verilen dayanıklı bir kabuk haline gelir. Tırtıl krisalizin içerisinde pupaya dönüşür. Tırtılın vücut parçaları, içinde bulunan özel, ön-programlanmış hücreleri besleyen kıvamlı bir sıvıya dönüşür. Bu hücre yığınları, kanatlar, bacaklar ve göz gibi yeni bir yaratığın özelleşmiş vücut kısımlarını oluşturmaya başlar. Bu süreç, oluşacak kelebek türüne göre günler, haftalar, hatta bazen aylar boyunca sürer. Son aşama, başlangıçtaki tırtıl haline hiç benzemeyen kelebeğin krisaliz kabuğunu parçalayarak içinden çıkmasıdır. Artık yumuşamış kabuktan çıkan kelebeğin kanatları henüz ıslak ve buruşuktur. Kanatlar düzelinceye ve içleri kan ile doluncaya kadar kelebeğin beklemesi gerekmektedir. Sürekli kanat çırparak kanatlarını güçlendiren kelebek artık uçmaya ve yeni bir yaşam döngüsüne baştan başlamak için eş aramaya hazırdır. Her erişkin kelebek, vücut sıcaklığını kontrol etmeye yarayan milyonlarca küçük pullarla kaplıdır. Bu pullar, ayrıca, kolaylıkla döküldüklerinden kelebeğin yırtıcıdan kurtulmasına yararlar. Kelebekler bu pullar sayesinde farklı ve güzel renklere sahiptirler. Bir kelebeğin vücudu üç kısımdan oluşmaktadır: baş, göğüs (toraks) ve karın (abdomen). Kelebeğin başının üzerinde, nesneleri hissetmek ve koku almak amacıyla kullandığı iki uzun anten vardır. Kelebeklerin iki büyük birleşik gözü vardır. Yani her göz binlerce küçük gözün bir araya gelmesinden oluşmuştur. Bu yapı, kelebeğin aynı anda her yönü görmesini sağlar. Kelebeklerin bir de çiçekli bitkilerin ürettiği enerji-kaynağı şekerli nektarı emebilmelerini sağlayan, pipet gibi kullandıkları, probossis adı verilen ince uzun bir hortumları vardır.
Şaşırtıcı uçucular Bir kelebeğin en önemli organı, besinlere, korunaklara, eşine ve gereksinim duyduğu diğer şeylere ulaşmasını sağlayan kanatlarıdır. Kelebeğin kanatları çok güçlüdür ve tıpkı yapraklarda olduğu gibi damarlardan oluşan bir ağ ile yapılanarak desteklenmişlerdir. Farklı türlerin, her birinin farklı şekillerde uçmasını sağlayan farklı yapıda kanatları vardır. Büyük kanatlı kelebekler tek kanat çırpışıyla uzun mesafeler uçabilirken, geniş kısa kanatlılar hızlı kanat çırpmalarla küçük sıçramalar şeklinde kısa mesafeler uçarlar. Uzun ve ince kanatlı kelebekler en uzun mesafe uçabilirken, kısa üçgen biçimli kanatları olan kelebekler zigzaglar çizerek çabuk inişe geçerler. Nasıl hareket ederlerse etsinler kelebekler inanılmaz uçuculardır. Bazıları kışı daha ılıman iklimde geçirmek için 4 800 km’den fazla yol alırlar. Bazı bilim adamları, kelebeklerin yollarını güneşin konumunu pusula gibi kullanarak bulduklarına inanmaktadır. Başka bilim adamları ise, bulutlardan süzülen ışık dalgalarındaki değişimi gözlediklerini düşünmektedirler. Nasıl yaparlarsa yapsınlar, milyonlarca kelebek her yıl kışlamak için daha ılıman bölgelere göç ederler ve yavruları da aynı yolu geri uçarlar. Antik dönemde Yunanlılar, öldüklerinde ruhlarının bir kelebeğe dönüşerek bedenlerini terk ettiğine inanırlardı. Ruh için kullandıkları sembol, kelebek kanatları olan Psyche isimli genç bir kızdı. Bugün, bizler kelebeklerin çevresel değişimlere son derece duyarlı olduklarını biliyoruz. Yaşam alanları böcek öldürücüler ve diğer insan etkinlikleri sonucu kirletilip daraldıkça, kelebeklerin nesli tükenmeye başlamaktadır. Bazı az bulunan türler şimdiden tükendi bile. * Butterflies - Beauty with a purpose, Butterflies are everywhere, Unique life cycle‘den çevrilmiştir.
Bunları biliyor muydunuz? •Büyük Korubeni kelebeği (Maculinea arion) larva ve pupa dönemini bir karınca yuvasında geçirir. •Isırgan kelebeği (Araschnia levana) dikey kolonlar halinde yumurtlar. •Cengaver kelebeği (Argynnis paphia) yumurtalarını kendi besin bitkisi olan hercai menekşenin yakınına, bir ağaç kütüğünün üzerine bırakır. •Lahana kelebeğinin (Pieris brassicae) dışkısı renklidir. •Sarı antenli zıpzıp (Thymelicus skipper) gibi bazı kelebek türlerinin, yırtıcıları caydırmak için kullandıkları, mancınık benzeri bir dışkı fırlatma sistemleri vardır. •Hanımeli kelebeği (Limenitis camilla) tırtılı yırtıcıları şaşırtmak için üzerini kendi dışkısı ile kaplar. •Aglais (Aglais urticae) ve Tavuskelebeği (Inachis io), savunma amaçlı, genç tırtılların bir arada yaşadığı ve tam büyüdüklerinde dağılan bir ağ örerler.
Kelebeklerin Yaşam döngüsü
Tırtıldan kelebeğe başkalaşım Bir kelebeğin (ve aynı şekilde bir güvenin) yaşam döngüsü, birbirinden çok farklı görünen formların, bir kelebeği oluşturması ile sonuçlanan, bir seri olağanüstü dönüşümüdür. Doğada çok çeşitli olağanüstü ve büyüleyici oluşumlar vardır. Bir yumurtanın bir kelebeğe başkalaşımı da bu harikalardan biridir.
Hikaye iki kelebeğin çiftleşmesi ile başlar. Bu süreç, dişinin yumurtalarının döllenmesini sağlar. Doğadaki diğer bir çok türde olduğu gibi, gerçek çiftleşmenin öncesinde bir kur yapma evresi vardır. Bazı kelebekler helezon çizerek uçar, bazen dişi kanatları ile belli bir konumda yatar. Herhangi bir kur yapma hareketi (insanlarda olduğu gibi) olası eşin uygunluğunu keşfetmek amacı ile yapılır. Bu sürecin bir parçası, dişinin önceden döllenip döllenmediğini anlamaya yöneliktir. Dişi uygun olmadığını göstermek amacıyla bir feromon (kimyasal bir madde) salgılar yada alışılagelmiş çiftleşme hareketlerini tekrarlamaz. Dişi ve erkek uygun olduklarını anladıklarında çiftleşme başlar. Kelebekler bir süre için eşleşmiş konumlarını korurlar. Bazen kısa bir süre bazen de daha uzun bir süre için bir arada kalırlar. Çiftleşme sırasında ikilinin beraber uçması alışılmadık bir durum değildir. Çiftleşme gerçekleştiğinde, dişinin yumurtalarının döllenmesi ile sonuçlanan bir süreç gerçekleşir. Ardından, dişi yumurta bırakmaya hazır hale gelir. Yumurta veya Ovum Yapısı: Kelebek yumurtalarının şekli dikkati çekecek şekilde değişkendir. Örneğin Çatal-kuyruk kelebeğinin yumurtaları pürüzsüz ve küreseldir. Yakın akraba türlerin yumurtalarının şekli arasında belli bir fiziksel tutarlılık vardır.
__________________
Yumurta, içinde dişinin döllenmiş ovum’unun bulunduğu bir dış bir katmandan, koryon (amniyon zarı), oluşur. Bu katmanda, mikropil olarak adlandırılan, bazı yumurtaların üstünde küçük bir çukur şeklinde göze görünen, küçük bir delik bulunur. Bu delik spermin yumurtayı döllemesine olanak sağlar ve olasılıkla, gelişen embriyonun nefes almasını sağlar. Kelebek kimyasal bir süreçle, ayakları aracılığıyla, bitkilerin “tadına” bakar ve yavrularının beslenebileceği bitki türünü yada yakın tür grubunu tanır. Bazı kelebekler larvaları için sadece bir tür seçerken (monofagus), bazıları benzer türleri (oligofagus), başkaları ise farklı cinsten bitkileri (polifagus) kullanır. Bir kere uygun bitki bulunduktan sonra, yumurtlama işlemi başlar. Bazen yumurtalar tek tek bırakılır, bazen de yığın halinde bırakılırlar. Örneğin, Isırgan kelebeği (Araschnia levana) dikey kolonlar halinde yumurtlar. Tüm bu taktiklerin, hayatta kalma açısından, önemi vardır. Bazen bir parazit büyük bir gurup içerisinde bir yada iki yumurtayı gözden kaçırabilir yada birbirinden çok uzaktaki bir iki yumurtayı fark etmeyebilir. Genellikle, yumurtalar besin-bitkisinin üzerine bırakılır. Ancak, bazı türler yumurtalarını bitkiye yakın yere bırakırlar. Örneğin, Cengaver kelebeği (Argynnis paphia) yumurtalarını kendi besin bitkisi olan hercai menekşenin yakınına, bir ağaç kütüğünün üzerine bırakır. Kelebek yumurtaları çeşitli yaban arıları saldırısına uğradıkları için onları korumak üzere her türlü önlemin alınması gereklidir.
Yumurtaların kırılması için, belli bir sürenin geçmesi gerekmektedir. Hatta, bazı kelebek türleri tüm kış boyunca yumurta halinde kalır ve ancak havalar ısındıktan sonra yumurta kırılır. Tahminen, küçük olduklarında yenilme olasılıkları düşük ve gözden kaçma olasılıkları da büyüktür. Genellikle, yumurtanın kırılması için yaklaşık 10 günlük bir süre gerekir. Küçük tırtılın yumurtadan çıkabilmesi için kolay bir çıkış yolu vardır.
Fotoğrafta Anadolu Orakkanadı (Gonepteryx rhamni)’nın yumurtası ile beraber 1. instar larvası görülmektedir. Aslında, bir çok genç larva yumurtanın kabuğunu yer. Bir kısmı için bu, besin-bitkilerine ulaşıncaya kadar yakıt görevi görür, bazıları için ise kış gelmeden sahip olabilecekleri tek besin kaynağıdır.
Tırtıl veya larva
Tırtıl bir yemek yeme makinesidir. Tırtıl bitki materyalini çiğnemeye yarayan bir ağız yada bir çift çeneyi takip eden sindirime yarayan uzun bir bağırsaktan oluşmaktadır. Üç çift gerçek bacak (tüm böceklerde olduğu gibi) ve beş çift yaprakları ve sapları kavramak için ucunda kancası olan vantuza benzer ön-bacaklar (yalancı-bacak) yardımı ile hareket eder. Larvanın yan taraflarında bulunan dokuz çift küçük delikten, (spiracle-solunum deliği), solunum gerçekleşir. Gelişmiş bir salgı bezinden (spinneret) tırtıl ipek üretir. Tüm larvalar tüylüdür, hatta bazıları setas adı verilen, yırtıcıları tırtıllardan uzak tutmaya yarayan, uzun dikensi kıllarla örtülüdür. Yumurtadan ilk çıktığında larva yada tırtıl çok küçüktür, sadece birkaç milimetre uzunluğunda. Bu ilk larvalar, instar, hangi türe ait olurlarsa olsunlar birbirlerine benzerler. Bazı türler bu aşamada kışlarsa da, genellikle, tırtıl hemen yiyecek aramaya ve bulduğunda yemeğe başlar.
Böceklerin gövde yapısının doğası nedeniyle böcekler memelilerden farklı büyürler. Tırtıl ne kadar çok deri değiştirirse o kadar fazla genişleyebilir ve büyüyebilir. Bu süreç deri değiştirme (ecdysis) olarak adlandırılır ve her deri değiştirmenin ardından tırtıl yeni bir instara dönüşür. Bir çok Avrupa türü dört kere deri değiştirir, böylece son aşama genellikle beşinci instar olur. Tırtıllar zamanlarının büyük kısmını beslenerek geçirirler ve büyüdükçe daha fazla miktarda bitki tüketirler. Bazı türler, fark edilmemek için gece karanlığını tercih ederler. Yırtık-pırtık yada Virgül diye adlandırılan Polygonia c-album türünün tırtılları zamanlarının büyük kısmını yaprakların altında geçirirler. Dışkıları küçük topaklar halinde yere saçılmış olarak bulunur.
Lahana kelebeğinin (Pieris brassicae) dışkısı renklidir.
Hatta, Sarı antenli zıpzıp (Thymelicus skipper) gibi bazı kelebek türlerinin, yırtıcıları caydırmak için kullandıkları bir dışkı fırlatma sistemleri vardır. Hanımeli kelebeği (Limenitis camilla) tırtılı yırtıcıları şaşırtmak için üzerini kendi dışkısı ile kaplar.
Tam büyümüş Virgül (Polygonia c-album) larvasının görünüşü (yukarıdaki fotoğraflar). Sağdaki fotoğrafta tırtılın kafa karıştıran renklerini görüyorsunuz. Bir kuş olsanız hangi uçtan yemeğe başlardınız? Tırtıllar çenelerinin altında bulunan organlarından ipek bir iplik üretirler. Bu iplik çeşitli amaçlarla kullanılır. Bu iplik tırtılların bitkinin üzerinde tutunmalarını sağlar ve bazıları yemek molalarında dinlemek amacı ile kullanırlar.
Diğerleri, örneğin Aglais (Aglais urticae) ve Tavuskelebeği (Inachis io), savunma amaçlı, genç tırtılların bir arada yaşadığı ve tam büyüdüklerinde dağılan bir ağ örerler.
Tırtıl tam büyüdüğünde pupalaşmak için uygun bir yer aramaya başlar. Bu evre bazen ön-pupa olarak da adlandırılır. Larva, pupalaşma evresi öncesinde tüm dışkısını boşaltır. Farklı aileler farklı yollarla pupalaşır.
Bir Nymphalid ipek bir yastık örer ve tutunmak anal uzvunu kullanarak baş aşağı asılır.
Bir Pierid, öte yandan, önce bir yastık örer, ardından destek amaçlı bir kuşak örerek başı yukarıda olacak şekilde asılı kalır.
Larva kendini astıktan kısa bir süre sonra pupa evresine dönüşüm başlar. Bu süreci başlatanın sisteme salgılanan bir hormon olduğu düşünülmektedir.
Krisaliz yada Pupa
Krisaliz kelimesinin, Yunancada altın anlamına gelen ve bazı Nymphalid pupalarının rengini işaret eden kelimeden türetildiği düşünülmektedir. Pupa ise kelebeklerin bu evresini tanımlayan bilimsel bir isimdir. Pupada erişkin vücut parçalarının büyük kısmı görülebilir.Bir Pierid, öte yandan, önce bir yastık örer, ardından destek amaçlı bir kuşak örerek başı yukarıda olacak şekilde asılı kalır. Tırtıl bir pupaya dönüştükten sonra, pupayı erişkin bir kelebeğe dönüştüren olağanüstü süreç başlar. Bu, iki hafta gibi kısa bir sürede tamamlanabilir. Ancak, bazı türler bu aşamada kış uykusuna yatar ve baharda havalar ısınmaya başladığında kelebeğe dönüşür. Pupa yırtıcılardan kaçamadığı için çok iyi gizlenir, hatta bazı türler yeraltında kelebeğe dönüşür. Büyük korubeni (Maculinea arion) larva ve pupa dönemini karınca yuvasında geçirir.
Pupa ipek yastığın üzerinde, tırtılın anal uzuvlarından ziyade, kreman (asıcı) kası ile asılı kalır.
Bir pupanın iki farklı görüntüsü. Tırtılın derisinin arta kaldığına dikkat ediniz.
Erişkin kelebek çıkmadan hemen önce pupa derisi saydamlaşır ve içeride kanat örüntüsü belirginleşir.
Virgül Kelebeğinin Pupadan Kelebeğe Dönüşümü
(Aşamalar basitleştirilmiştir)
Son aşama Kanatlar sıvı ile pompalandıktan ve kuruduktan kısa bir süre, başkalaşımdan geriye kalan tüm atıklar boşaltılır.Bu, normalde kırmızımsı renkli bir sıvıdır (meconium) ve bir çok kelebek aynı anda başkalaşım geçirdiğinde bir kan seli görüntüsü oluşur. Bu süreç tamamlandıktan sonra, döngü tekrar başlar. Bazı türler bu döngüyü yılda birkaç kez tamamlar, bazıları ise sadece bir kez. Bazı Alpin yada kutup türleri iki yılda bir döngüyü tamamlar. Kelebeklerin yıllık döngü sayısı voltinizm olarak adlandırılır. Bivoltin yılda iki kez döngü, polivoltin ise çoklu döngü anlamına gelmektedir. Aşağıdaki fotoğraftaki farklı kareler, bir kelebeğin yaşamındaki aşamaların görece boyutlarını göstermek için ölçeklendirilmiştir.
HARİKA CANLILAR
Resimler Sadece üyeler görebilir!.. Bu siteye kısıtlamasız erişmek ve daha sonraki sayfalarda bu uyarı ile karşılaşmamak için şimdi üye olunuz veya daha önce üye olduysanız yan taraftaki giriş panelini kullanarak giriş yapınız. Dünyada en bilinen kelebek türlerinden biri portakal rengi kanatlı monark kelebeğidir. Bu güzel canlının diğer kelebekler arasında dikkat çekici bazı özellikleri vardır. Çünkü;
- çok daha uzun mesafeler aşar,
- daha uzun yaşar,
- yeryüzünde daha yaygındır,
- diğer tüm kelebeklerden daha güzel bir pupası vardır.
Yaşam
Monark kelebeğinin yaşam süresindeki dört gelişim evresi; yumurta, larva, pupa ve son olarak dünyadaki en güzel canlılardan birisinin ortaya çıktığı kelebek evresidir. Dişi kelebekler, pek çok canlı için zehirli olan sütleğenotu bitkisinin yaprakları arasına çok ufak, toplu iğne başı büyüklüğündeki yumurtayı bıraktıklarında yeni bir dönem başlatırlar. (resim 1) Tırtıl (larva dönemi) yumurtanın içinde gelişmeye başlar ve beslenmek için yumurtanın içindeki yumurta sarısı maddesini kullanır. Üç-beş günün ardından, tırtıl yumurtada bir delik açıp yaprak yüzeyine çıkar. (resim 2) Tırtıl genellikle yumurta kabuklarının çoğunu ardından da sütleğen otu yapraklarını yer.
Bu durumda tırtıl 2.5 mm uzunluğundadır ve 0.55 mg ağırlığındadır. (resim 3) Tırtılın siyah bir kafası, üç çift pençeli ön ayakları ve bedenine eşsiz işlevsel formunu veren, geriye doğru uzayıp genişleyen beş çift yardımcı ayağı vardır. Aynı zamanda ağzı, minesi ve ipek bezleri bulunur. Diğer kısımları ise, gelişmiş bir tırtılın karakteristik özelliklerini taşır.
Yaklaşık yirmi gün içersinde, kelebeğin ağırlığı 1.5 grama ulaşır, başka bir deyişle yumurtadan çıkıp, dünyaya geldiği ilk günden 2700 kat daha ağırdır. Dış derisinin tüylerini hızlı büyüme aşamasında döker. Yaklaşık 5 cm uzunluğuna ulaştığında vücudunda sarı, beyaz ve siyah çizgiler varken, beslenmeyi keser ve katı sert bir madde üzerine beyaz ipeksi, yumuşak bir kese örer, kendisini iki arka yardımcı bacakları ile bu ipek tabana bağlar. Daha sonra, başaşağı ve hareketsiz bir pozisyonda yaklaşık 12 saat boyunca asılı kalır. (resim 4)
Yaşam sürecindeki bu döneminin sonunda, tırtıl ani hareketlerle şiddetle sarsılmaya ve dış derisini yarmaya başlar. (resim 5) 16 bacağı ve baş kapsülü (6 mercekli gözle birlikte) 60 saniye içinde çıkarılıp atılır, bu sayede pupa (veya krizalit) doğmuş olur. (resim 6) Yaklaşık 2.5 cm uzunluğunda ve 1 cm çapındadır. Bu andan itibaren pupa yeşil bir renk kazanır. (resim 7) Üzerinde ve üst karnının yarısını çevreleyen bölümde 24 ayar altın benekleri vardır. Bu beneklere altın taç da denir. Pupanın geri kalan kısmında 12 tane metalik altın rengi benek daha bulunmaktadır. Bunların tümü kelebeğin normal gelişimi için gereklidir.
Tırtıl pupa aşamasına görme gücü olmadan girer, çünkü baş kapsülü altı basit gözü ile birlikte atılmıştır, bu nedenle artık yalnızca ışığı karanlıktan ayırt edebilir. Pupanın altın tacı altındaki iç kısmı ilk 16 saatte tırtılın midesi, bağırsakları ve pek çok iç organları parçalanarak yeşil renkli bir sıvıya dönüşür. (resim 8) Altın benekli alanın orta kısmı 2.5 cm çapında ve sarı bir madde ile çevrili kırmızı renkli kalptir. Bu kalp dakikada yaklaşık 40 ile 60 kez çarpar. Pupanın dış kısmı ilerde kelebeğin kanatlarına dönüşecek olan hücreleri barındırır. Şeffaf dış iskeletinden kanatların başlangıcının ana hatları görülebilir. (resim 9) Bu ince dış iskelet-kabuk gelecekteki kelebeğin hortumunu, ilk ve ikinci çift ayaklarını ve iki antenini gösteren genel bir modele sahiptir. (resim 10) Kelebeğin hortumu, tüp şeklinde emme organıdır, beslenmek için çiçeklerden tatlı nektar emmek için kullanılır.
Pupa döneminden sonraki en son aşamada kelebek, kanatlarını karnından kanat damarlarına bir sıvı salgılayarak gerer-açar-uzatır ve 15 dakika içerisinde uçmaya hazır hale gelir. (resim 11) Bir kere kanatlar kurudu mu, ki bu yaklaşık olarak iki saat sürer, kelebek tamamiyle erişkin olmuş demektir. Artık tırtıldan tam anlamıyla farklı bir canlıya dönüşmüştür. (resim 12) Şimdi yalnızca altı bacağı ve dar siyah şeritle çerçevelenerek beyaz beneklerle döşenmiş dört güzel portakal rengi kanadı vardır. İki tarafa doğru kanat aralığı 10 cm kadardır. Bedeni 3 cm uzunluğunda, 0.4 cm genişliğinde ve 0.41 gram ağırlığındadır. İki tane birleşik gözü vardır, herbirinde 6.000 mercek bulunur. Bu mercekler gökkuşağındaki tüm renklere, hatta ultraviyole ışığına karşı bile duyarlıdır. Aynı zamanda Monark, iki gözünden gelen 72.000 elektrik sinir akımının şifresini çözebilecek bir beyne sahiptir.
Bu kadar kompleks bir sistemin evrim sonucu, tesadüflerle meydana gelmesi kesinlikle imkansızdır.
GöçResimler Sadece üyeler görebilir!.. Bu siteye kısıtlamasız erişmek ve daha sonraki sayfalarda bu uyarı ile karşılaşmamak için şimdi üye olunuz veya daha önce üye olduysanız yan taraftaki giriş panelini kullanarak giriş yapınız. Güneydoğu Kanada'da yaşayan Monark kelebeklerinin göç öyküsü oldukça hayret vericidir.
Monark kelebekleri kış şartlarında binlerce kilometre uçarak, Kanada'dan güneydeki Meksika'nın Neovolcanic Dağları'ndaki belirli noktalara göç ederler. Monarklar daha önce hiç görmedikleri yerlere yaptıkları bu müthiş uçuştan 6 ay sonra Kanada'ya geri dönerler. Ancak bu uzun yolu tek bir nesilde değil, 4 ya da 5 nesilde tamamlarlar.
Monark kelebeklerinin güneye yaptıkları göç, 15 Temmuz'da dünyaya gelen nesil (4. nesil) tarafından gerçekleşir. Bunlar bir önceki nesil tarafından yumurta olarak yaprakların üstüne bırakılanlardır. Bu nesil bir ay sonra, 15 Ağustos'da olgun birer kelebek konumuna gelir. Bu neslin en önemli özelliği, gelişimlerini tamamlamalarına rağmen, üreme organlarının henüz gelişmiş olmamasıdır. Bu özelliğin onlara, kendilerini Yaratan tarafından verildiği açıktır. Zira soğuk günler gelmektedir, bu yüzden kelebeklerin yavrularının hayatta kalabilmesi için sıcak günlerin yani baharın gelmesi gerekmektedir.
Bu noktada, Monarkların ikinci mucizevi özelliği göze çarpar. Normal şartlarda tırtıl halinden kurtulup tam bir kelebek olduktan sonra ancak 6 hafta yaşarlar. Oysa ki, güneye yapılacak göçü sağlayacak 4. nesil diğer nesillerden yaklaşık 6 ay daha fazla yaşar, bu süre kimi zaman daha da uzar. Eğer bu neslin böyle bir özelliği olmasaydı, ilkbahar sıcakları gelmeden ve üreme organları gelişmeden öleceklerdi. Dolayısıyla, yumurtalarını bırakamadıkları için Monark kelebeklerinin soyu da tükenecekti.
Monark kelebekleri yolculuğa başlamadan evvel çiçek özü ile beslenerek normalden daha ağırlaşırlar, zira önlerinde yaklaşık 3000 km'lik bir yol vardır. Günde yaklaşık 45 km yol katederler. Bu yolculuk esnasında şüpesiz birçok defa fırtına ve şiddetli yağmurlar sonucunda savrularak yön değiştirirler, ancak hiçbir zaman kaybolmazlar ve hiç görmedikleri yerlere doğru yollarına devam ederler. Bu da Monark kelebeğinin bir diğer mucizevi özelliğidir.
8-10 hafta süren zorlu bir yolculuktan sonra Monarklar, Kasım-Aralık arasında ortalama 3000 metre yükseklikteki Meksika dağlarına kavuşurlar. Burada, ihtiyaç duydukları besine ve suya ulaşırlar. Hava sıcaklığı da yaşamaları için elverişlidir. Burada, Aralık ayından Mart ayına kadar 4 ay boyunca kış uykusuna yatarlar, böylece enerjilerini idareli kullanmış olurlar. Yaşamlarını vücutlarındaki yağ stoklarıyla sürdürürken yalnızca su içerler. Böylelikle, Monarklar narin yapılarına rağmen zor kış koşullarını geride bırakarak bizi şaşırtmaya devam ederler.
İlkbaharın gelmesiyle, Monarklar kendilerine bir bal özü ziyafeti çekerek, geri dönüş için enerji toplarlar. Böylece, 15 Mart'ta doğdukları yere dönüş yapmak üzere, kuzeye doğru yola çıkarlar.
Bu arada, yine üstün bir planlama göstergesi olarak Monarklar, üreme organlarının gelişmesiyle çiftleşecek konuma gelmişlerdir. Böylece, geri dönüş yolunda, 15 Mart-15 Nisan arası, dişi Monarklar 700'er yumurtayı uygun yerlere bırakmış ve 15 Mayıs'ta ölmüşlerdir. Bu yumurtalar, bir ay sonra, 15 Nisan-15 Mayıs arası olgun birer kelebeğe dönüşerek, senenin ilk neslini meydana getirecektir. İlk nesil dünyaya gelir gelmez, programlanmış bir makina gibi annelerinin kuzeye doğru başlattıkları göçü sürdüreceklerdir. Ve ikinci nesli meydana getirecek yumurtalarını 15 Nisan-15 Mayıs arasında bırakarak, 15 Haziran'da ölürler. İkinci nesil de kuzeye doğru olan bu göçü sürdürerek, 15 Mayıs-15 Haziran arası yumurtalarını bırakacak ve 15 Temmuz'da ölecektir. Üçüncü nesil Monarklar ise, 15 Haziran-15 Temmuz arası Kanada'ya ulaşırlar. Bu neslin dişileri de son yumurtalarını 15 Temmuz'a kadar bırakarak 15 Ağustos'da ölürler. Böylece, bir ay sonra 15 Ağustos'da dördüncü nesil olgun hale gelir ve 1 yıllık tur tamamlanmış olur. Dördüncü nesilin üreme organları henüz gelişmemiştir, ancak önlerinde güneye, Meksika'nın dağlarına göç edecek ve baharda yumurtalarını bırakacak kadar ömürleri vardır.
Monark kelebekleri bu müthiş turlarını, bir nesil daha ilave etmek gerekse bile tamamlarlar. Zira bu güzel yaratıklar, kendilerini Yaratan tarafından bir plan üzerine tasarlanmışlardır. Böyle mükemmel bir planın ve düzenin, elbetteki tesadüfi olarak evrim mekanizmalarıyla meydana gelmesi imkansızdır.
Sonuç
Monark kelebeklerinin yaşam ve göç süreci incelendiğinde, bunlardaki yaratılış delilleri kolayca gözlemlenebilir. Değişmez bir düzen, monarkın geçirdiği her evrede kusursuz biçimde tekrar eder. Pupa döneminden larvanın dağılmasına ve son derece estetik ve güzel görünümlü bir kelebek haline gelmesine kadar inanılmaz bir plan izlenir. Beslenmesindeki sadelik, seferlerindeki karmaşıklık, zor iklim şartlarına mükemmel uyumu, biçim ve renklerindeki sanat ve güzellik, bunların tümü genetik şifrelerinde bu bilgilerin inanılmaz bir biçimde programlandığının göstergesidir.
Bu küçük canlının yaşamındaki ve yapısındaki tüm bu harikalıklar, herşeyi bilen, sonsuz güç sahibi Allah'ın kusursuz ve örneksiz yaratma sanatının açık birer göstergesidir.
Resimler Sadece üyeler görebilir!.. Bu siteye kısıtlamasız erişmek ve daha sonraki sayfalarda bu uyarı ile karşılaşmamak için şimdi üye olunuz veya daha önce üye olduysanız yan taraftaki giriş panelini kullanarak giriş yapınız.
Kelebeklerin 17 bin gözü var
Büyüleyici kanatlarını bir fizikçi gibi kullanan kelebeklerin, kısa ömürlerinde kamufle olmak için düşmanlarının düşmanını taklit ettikleri ve 17 bin gözleri olduğu tespit edildi.
Tat alma duyuları ayaklarında olan kelebeklerin, binlerce küçük gözden oluşan özel görme organına sahip olduğunu belirleyen uzmanlar, bu küçük göz sayısının bazı türlerde 17 bine çıktığını tespit etti. Kendi boylarının 3 katı kadar uzayabilen bir dile sahip olan kelebeklerin, bunu çiçeklerin derinliklerindeki nektar ile su içmede kullandıkları görüldü. Kelebekler, bu uzun dillerini kullanmadıkları zamanlarda ise içeriye doğru sarıyor.
Ayrıca kelebeklerin fizikte kullanılan 3 temel kuralı uygulayarak uçtukları ortaya çıktı. Vücut sıcaklığı 28 dereceden düşük olduğunda uçamayan kelebeklerin üzerlerinde ısıyı emen siyah renklerin bulunduğu kanatlarını, güneş ışınlarıyla 90 derece yapacak şekilde ayarlayarak vücut ısılarını yükselttikleri, ısıyı düşürmek için de güneş ışınlarını yatay alır şekilde kanatlarını ayarladığı görüldü. Optikte kullanılan 3 temel kurala göre, siyah cisimler diğer renklere göre çok daha çabuk ısınıyor. Cisim, güneş ışınlarıyla 90 derece açı yaptığında ısınıyor, ışınları yatay aldığında ise ısıdan etkilenmiyor.
Kelebeklerin, düşman saldırısı karşısında kamufle olmalarında çok önemli bir yere sahip kanatlarının alt ve üst desenleri birbirinden farklı. Dinlenirken kapalı tuttukları kanatlarını muhtemel bir tehlike karşısında açan kelebek, kendisini dev bir yaratıkmış gibi göstererek, avcıların saldırılarılarını başlamadan bertaraf ediyor. Zoologlar, kanatlar açıldığında oluşan desen üzerinde incelemelerini yoğunlaştırdı. Kelebeğin, düşmanının düşmanını taklit ederek kendisini koruduğunu hayretler içinde kalarak inceleyen bilim adamları ilginç bir bilgiye ulaştı. Bilim adamları, en büyük düşmanları yusufçuk ile bazı böcek ve böceklerle beslenen kuşlar olan kelebeklerin kanatlarını açtıklarında oluşan cismin baykuşa benzediğini gördü. Bu hali gören kuşların, kelebekleri baykuşa benzeterek çekindikleri ortaya çıktı.
Yeryüzünde 100 binden fazla çeşidi bulunan kelebeklerin bazılarının kanatlarının yaprak şeklinde, bazılarının ise toprak şeklinde olduğu, bu sayede tabiatta çok rahat kamufle olduğu belirtildi. Hayata küçük bir tırtıl olarak başlayıp birçok devreden sonra kelebeğe dönüşen bu minik canlı, hayranlık uyandıran kanatlarıyla bazen 24 saat, bazen de 1-2 ay yaşayabiliyor.
Öte yandan Kuzeydoğu Amerika'da yaşayan kral kelebeğinin ise yumurtlamak için Kanada'nın güneyinden Meksika'nın içlerine kadar 4 bin kilometre yol kat ettiği biliniyor. Üremek için yaklaşık 2.5 ay süren yolculuğun ardından ölen bü türün yeni nesilleri de her yıl aynı yolu kat ediyor.
--------------------
Aradığınız "BİLGİ" İse; Oltulu.com Size Yeter...
|