-

               
  v   Şiir Defteri
  v   Klipler/Videolar
  v   Resimler
  v   Müzik/MP3
  v   Yemek Tarifleri

Kullanıcı : Şifre : Güvenlik :614222 Hatırla : Gizli :

  Oltulu - Sınırsız Bilgi Paylaşım Platformu Forum || HER TELDEN YAZILAR
   Orhun Yazıtları (Kitabeleri)

Oltulu
[Genel sorumlu]



Mesaj sayısı : 208
Giriş sayısı : 1339
Konu puanı : 0  Toplam P : 4
Konuya Puan ver
Üye bilgileri

 

Orhun Yazıtları - I

Göktürk İmparatorluğu'ndan kalma, 7 ve 8. asra âit en eski taş kitâbeler. Üzerinde, Türk Edebiyâtının ilk örnekleri bulunan “bengü taşları”dır. Moğalistan’ın kuzeydoğusunda, eski Orhun Nehri yatağına dikilmiş oldukları için bu kitâbelere Orhun Kitâbeleri, Göktürk İmparatorluğu'na âit oldukları için de Göktürk Kitâbeleri denmiştir. Kitâbelerde adı geçen Ötüken Ormanı, Türklerin Birinci İstiklâl Savaşı'nı kazanan İlteriş Kutlug Kağan tarafından, yeni Türk devletine idâre merkezi olarak seçilen yerdir. Orhun civârında Orhun yazısı ile yazılı daha başka kitâbeler de bulunmuştur. Belli başlıları altı tânedir. Fakat bunların en büyükleri ve mühimleri üç tânesidir. Birincisi olan Kültigin Kitâbesini, ağabeyi Bilge Kağan, 732’de diktirmiş, ikincisi olan Bilge Kağan Kitâbesini de ölümünden bir yıl sonra 735’te kendi oğlu diktirmiştir. Üçüncü olarak vezir Tonyukuk Kitâbesi ise 720-725 senelerinde kendisi tarafından dikilmiştir. Resimler Sadece üyeler görebilir!.. Bu siteye kısıtlamasız erişmek ve daha sonraki sayfalarda bu uyarı ile karşılaşmamak için şimdi üye olunuz veya daha önce üye olduysanız yan taraftaki giriş panelini kullanarak giriş yapınız.

Kültigin Kitâbesi: Kağan olmasında ve devletin kuvvetlenmesinde birinci derecede rolü olmuş kahraman kardeşine karşı, Bilge Kağan’ın duyduğu minnet duygularını ifâde eden, bizzât hükümdâr ağzından yazılmış hitap eder. Yere devrilmiş vaziyette bulunmuştur. Rüzgâra mâruz kalan kısımlarında tahribât ve silintiler vardır. Yüksekliği 3,75 metredir. Saf olmayan mermerdendir. İtina ile yontulmuş, yukarı doğru daralmaktadır. Dört cephelidir. Kitâbenin doğu cephesinin üstünde kağanın işâreti vardır. Batı cephesi Çince kitâbe ile kaplıdır. Diğer üç cephesi Türkçe kitâbelerle doludur.

Kitâbeleri Bilge Kağan ve Kültigin’in yeğeni Yollug Tigin yazmıştır. Satırlar yukarıdan aşağıya doğru yazılmış ve sağdan sola doğru istif edilmiştir. Satırların uzunluğu 235 cm kadardır. Cetvelden çıkmış gibidir. Kitâbenin Çince kitabesinde Türk - Çin dostluğu, Türk İmparatorluğu ve Kültigin methedilmekte, tanıtılmakta ve târihler düşürülmektedir.

Bilge Kağan Kitâbesi: Aynı yerde Kültigin Kitâbesinin bir kilometre uzağındadır. Şekli, tertibi ve yapısı, tamâmiyle birincisine benzemektedir. Yalnız biraz yüksektir. Bu Kitâbede Bilge Kağan hitab eder. Ayrıca Kültigin’in ölümünden sonraki vak’aların ilâve edildiği görülür. Bu eser hem devrilmiş hem parçalanmıştır. Tahribat ve silinti bunda çok fazladır. Bu Kitâbeyi de yeğeni Yollug Tigin yazmıştır. Her iki Kitâbede de Bilge Kağan’ın sözlerinin dışında Yollug Tigin’in kitâbe kayıtları ve ilâveleri yer almaktadır.

Vezir Tonyukuk Kitâbesi: Diğer iki Kitâbenin biraz daha doğusunda bulunmaktadır. Devrilmemiş, dikili, dört cepheli iki taş hâlindedir. Birinci ve daha büyük olan taşta 35, ikinci taşta 27 satır vardır. Bu Kitâbe, İltiriş Kutlug Kağan’ın isyânına iştirâk eden ve o günden Bilge Kağan devrine kadar devlet idâresinin baş yardımcısı olarak kalan, VezirTonyukuk tarafından diktirilmiştir. Kitâbede bu kudretli ve tecrübeli müşâvir vezirin kendisi konuşmaktadır.

Orhun Kitâbeleri, Göktürk İmparatorluğu'nun kuruluşundan yarım asır sonra, Türk Beylerinin anayurttan uzaklaşarak, kendilerini Çin’in yumuşak ipeklerine ve hileci siyasetine kaptırıp bozulduklarını anlatır. Eskisi gibi iyi ve bilgili olmayan bu beylerin elinde Türk Devleti'nin nasıl sarsılıp yıkıldığını aydınlatır. Bu yüzden tam elli yıl, Çin ilinde esir yaşayan doğu Türklerin, esirlik hayâtına alışamayarak, durmaksızın isyan ettiklerini ve sonunda muvaffak olduklarını, yeniden istiklâl kazandıklarını anlatır. Sekizinci yüzyılda, Çinlilere karşı yapılan İstiklâl Savaşı kazanıldıktan ve Türk bütünlüğü sağlandıktan sonra, bunların unutulmaması için diktirilmiştir.

Orhun Kitâbeleri çok yönlü vesikalardır. Şöyle ki: Türk milletinin adının geçtiği ilk Türkçe metin olup; taşlar üzerine yazılmış ilk Türk târihi; Türk devlet adamlarının millete hesap vermesi; milletle hesaplaşması, devletin ve milletin karşılıklı vazîfeleri; Türk nizâmının, Türk töresinin, Türk medeniyetinin, yüksek Türk kültürünün büyük vesîkası; Türk askerî dehâsının, Türk askerlik sanatının esasları; Türk feragat ve fazîletinin büyük örneğidir.

Türk içtimaî hayâtının yüksek tablosu; Türk hitâbet sanatının şâheseri, hükümdarâne edâ ve ihtişamlı hitap tarzı; Türk milliyetçiliğinin temel kitabı; Bir kavmi bir millet yapabilecek eser; Türk yazı dilinin ilk örneği ve başlangıcını mîlâdın ilk asırlarına çıkartan delil, Türk ordusunun kuruluşunu ilk asırlara götüren vesîka; insanlık âleminin sosyal muhtevası bakımından en mânâlı mezar taşlarıdır.

Orhun Kitâbelerinden, 12. asırda târihçi Cuveynî, Târîh-i Cihângüşâ’sında bahsetmiştir. Ayrıca Çin kaynaklarında da bu Kitâbelerden bahsedilmektedir. 1709’da Poltava Savaşında Ruslara esir düşen İsviçreli subay Strahlanberg, 13 sene Sibirya’daki sürgün hayâtında serbestçe gezip dolaştığı yerlerde incelemelerde bulunmuş, 1730’da kendi vatanına döndüğünde araştırmalarını yayınlamıştır. Bunun üzerine 1890’da Heikel’in başkanlığında bir Fin, 1891’de de W. Radloff’un başkanlığında bir Rus ilmî heyeti kitâbelerin mahalline gönderilmiştir. Her iki heyet Kitâbeleri tetkik edip, fotoğraflarını Avrupa ilim merkezlerine dağıtmışlardır. Danimarkalı Bilgin V. Thomsen 1893’te Orhun yazısını çözmeyi başarmıştır. Son olarak Türk bilgini Talat Tekin, Amerika’da Orhun Türkçesinin bir gramerini ve kitâbelerinin yeni bir neşrini yapmıştır. Orhun Kitâbelerinin metninden bir kısım şöyledir:

“Kişi oğlında üze eçüm apan Bumin Kağan İstemi Kağan olurmuş, Olırıpan Türk Buduning ilin törüsin tutan birmiş, iti birmiş.

Tört bulung kop yagı ermiş. Sü sülepen tört bulungdaki budung kop almış, Kop baz kılmış. Başlığıg yükündürmüş tizliğig sökürmiş.

İlgerü Kadırgan yışka tegi, kirü Temir Kapıg-ka tegi kondurmuş. İkin ara idi oksız Kök Türk ança olurur ermiş, Bilge Kağan ermiş, Alp Kağan ermiş, Buyrukı yime bilgi ermiş erinç, alp ermiş erinç, Beğleri yime, budunı yime tüz ermiş, Anı üçün ilig ança tutmış erinç.


Orhun Yazıtları - II

Göktürk Kitabeleri, Orhun Yazıtları yada Köktürk yazıtları, Türklerin bilinen ilk alfabesi olan Göktürk Alfabesi ile Göktürkler tarafından yazılmış yapıtlardır. Bilge Kağan ve Kül Tigin anıtlarını Yollug Tigin yazmıştır, Yollug Tigin aynı zamanda Bilge Kağan’ın yeğenidir.
Yazıtlar, 1889 yılında Moğolistan’da Orhun Vadisi’ndeki anıtlarda saptanmıştır. Bu yazıtlar II. Göktürk Devleti’ne aittir. Yazılış tarihi M.S. 5. yüzyılın başlarına dayanmaktadır.
1893 yılında Danimarkalı dilbilimci Vilhelm Ludwig Peter Thomsen tarafından, Rus Türkolog Vasili Vasilyeviç Resimler Sadece üyeler görebilir!.. Bu siteye kısıtlamasız erişmek ve daha sonraki sayfalarda bu uyarı ile karşılaşmamak için şimdi üye olunuz veya daha önce üye olduysanız yan taraftaki giriş panelini kullanarak giriş yapınız. Radlof’un yardımıyla çözülmüş ve aynı yılın 15 Aralık günü Danimarka Kraliyet Bilimler Akademisi’nde bilim dünyasına açıklanmıştır.
Örnek:  Resimler Sadece üyeler görebilir!.. Bu siteye kısıtlamasız erişmek ve daha sonraki sayfalarda bu uyarı ile karşılaşmamak için şimdi üye olunuz veya daha önce üye olduysanız yan taraftaki giriş panelini kullanarak giriş yapınız.
 

Göktürk Kitabeleri - Yazıyı taşıyan en eski belge Kızıl şehrinde bulunmaktadır.

Keşif ve Çözümlenme Tarihçesi
Orhun harfleriyle yazılan yazıtlardan 13.yüzyıl Moğol tarihçisi Alaaddin Ata Melik Cüveynî (Ebü’l- Muzaffer Alâúdîn Atâ’ Melik bin Bahâiddîn Muhammed el-Cüveynî), Tarih-i Cihan Güşa adlı yapıtında söz etmişti. Çin kaynakları da kitabelerin dikilişini bildirmekteydi. Yine de bu durum 18. ve 19. yüzyıllara kadar bilim dünyasının bilinmeyeni olarak kalmalarına engel olamadı. İlk olarak Rus çarı I. Petro’nun emriyle Sibirya bitki örtüsünü incelemek için görevlendirilen bitki bilimci Messerschmidt ve kendisine rehber olarak verilen İsveçli tutsak subay Strahlenberg, 1721 yılında Yenisey vadisinde bu yazı ile yazılmış Kırgızlara ait mezar taşlarını içeren Yenisey Yazıtları’ndan bir tanesini keşfetti. Bir yıl sonra tutsaklığı son bulan Strahlenberg İsveç’e dönüşünde bu inceleme ile ilgili izlenimlerini kitap haline getirip Stockholm’de yayınladı. Böylece Orhun yazısı bilim dünyasının dikkatini çekmiş oldu. Orhun yazıtlarından iki yüzyıl öncesine ait Yenisey Yazıtları’nın tamamına yakını bu süreçte ortaya çıkarıldı. Nihayet 1889 yılında Rus bilgini Yadrintsev, sonradan Bilge Kağan ve Kül Tigin anıtları olduğu anlaşılan Orhun Yazıtları’nı bulmuş, bunun üzerine 1890 yılında Heikel başkanlığında bir Fin heyeti, bir yıl sonra da ünlü Türkolog Radloff’un başkanlığında bir Rus heyeti bölgede incelemelerde bulunmuştur. Rus ve Fin heyetleri, anıtların fotoğraflarını alarak kitap halinde yayımlamışlar; bu yayınlar sayesinde yazıtların okunması süreci hız kazanmıştır. Sonunda Danimarkalı dil bilimci Thomsen 1893 yılında Orhun yazısını çözmeyi başarmıştır.İlk çözdüğü kelime de Tanrı olmuştur. Yazının çözülmesinden sonraki süreçte Thomsen ve Radloff anıtların metni ve çevirisi üzerinde yarışa girmişlerdir. Yazıtlar, yazıtlarda kullanılan yazı ve dil üzerindeki çalışmalar günümüzde de devam etmektedir. Yazıtların hem dil hem de yazı bakımından özgün metni ile günümüz Türkçe’sine çevirisini Prof. Dr. Muharrem Ergin (1971) yapmıştır. Büyük Türk tarihi araştırmacısı Kazım MİRŞAN ise yaptığı ayrıntılı çözümlemelerle Orhun anıtlarının sanıldığı gibi 8. değil MS. 5.yüzyılda dikildiğini ve Göktürk devleti adıyla bilinen devletin kendisinden 2000 yıl kadar daha eski bir Türk kök uygarlığı olan "Bir-Oy-Bil" devletinim bir devamı olduğunu ortaya çıkarmıştır. Bu sarsıcı buluş henüz bilim dünyasında tartışılmaktadır.

Kül Tigin Anıtı
Bu anıt 732 yılında dikilmiştir.Kültigin yazıtında Göktürk tarihine ait olaylar,Bilge Kağan’ın ağzından nakledilerek birlik,bütünlük mesajı verilir.

Bilge Kağan Yazıtı
Göktürk kitabeleri bir hitabet özelliğindedir.
Çince kitabenin altından Türkçe kitabe devam etmektedir. Ancak Çince kitabe tamamen silinmiştir. Bilge Kağan’ın ölümünden 1 yıl sonra oğlu tarafından yaptırılmıştır. Kitabede Bilge Kağan ve yeğeni Yollug Tigin’in sözleri yer almaktadır. Bilge Kağan Kitabesi hem devrilmiş, hem de parçalanmıştır. O yüzden tahribat ve silinti Bilge Kağan Kitabesinde çok fazladır. Bu abidenin etrafında yine türbe enkazı, heykeller, bulunmaktadır.

Yankılar
Orhun yazıtlarının bulunmasının ardından yazıtlar yorumlanmaya başlamış ve 1896’da Wilhelm Thomsen yazıtları "Muhammed dünyasının soluğunun henüz ulaşmadığı Türk dili ve edebiyatının en eski anıtları" olarak tanımlamıştır [2] Ardından kıyılarında prehistorik bir Türk halkının yaşadığı, eskiden varolmuş bir Orta Asya denizi varsayımını ortaya atmış olup, Mazarine Kitaplığı’nda müdür yardımcılığı yapan Fransız edebiyatçı Leon Cahun, Orhun anıtlarını eski Türklerin yüceltilmesinde kullanılan formüllerin ilk defa ortaya çıktığı, Türk tarihçilerine Türk tarih tezini hazırlamalarında ilham kaynağı olan dahası bugünkü Ortaöğretim ders kitaplarında rastlanılan [3] söyleme son derece benzer Asya tarihine giriş adlı kitabını yayınlamıştır. [4]’

Yazıtlardan sözler
Orhun yazıtlarından bazı örnek cümlelerin Çeviri yazısı ve günümüz Türkçe’sine tercümeleri[5]
 

Cümlenin transkripsiyonu Çağdaş Türkiye Türkçe’sine tercümesi
Türük Oguz begleri, budun eşiding. Üze tengri basmasar, asra yir telinmeser, Türük budun, ilingin törüngin kim artatı udaçı erti ? Türk Oğuz beyleri, ulusu işitin; üstte gök basmasa, altta yer delinmese, Türk ulusu, ilini töreni kim bozabilecekti ?
Türük budun tokurkak sen. Açsar tosık ömez sen, bir todsar açsık ömez sen. Türk ulusu tokluğun değerini bilmezsin. Acıksan tokluk düşünmezsin. Bir doysan açlığı düşünmezsin.


Uç - Uc ve Üç Damgaları

Uç, uc ve üç sözcükleri arasında çok eski dönemlerden kalma ilişkiler vardır. ’Uç’ yükseklere doğru havalanmak, havada durmak kavramlarını içerirken ’Uc’ bir nesnenin tepesi, en ileri noktası anlamını taşıyor. Ön-Türk inancında ölen kişinin ruhu ’ozlaşarak’ yükseldiği ve özüne döndüğü inancı hakimdi. Bu yüzden tanrıların göklerde yaşadıkları ve yine bu yüzden güneşin tanrısal bir varlık olduğu inancı yaygındı.

Resimler Sadece üyeler görebilir!.. Bu siteye kısıtlamasız erişmek ve daha sonraki sayfalarda bu uyarı ile karşılaşmamak için şimdi üye olunuz veya daha önce üye olduysanız yan taraftaki giriş panelini kullanarak giriş yapınız.

Tüm bu yükseklik ve gökle ilgili imgeleri damgaya aktardıklarında ellerini iki yana açmış ve avuçlarını yukarı doğru çevirmiş insanı andıran ’ ? ’ işareti ortaya çıkar. Üstteki resmin sağ üst köşesine bir bakalım. ’UÇ’ damgasının iki farklı görüntüsü bulunuyor. Ters çevrilmiş E harfine benzeyen şekil ile 3 sayısının ilişkisi çarpıcıdır. Çünkü, sadece şekil olarak benzemekle kalmıyor ayrıca üç adet uzantı da bulunuyor. Ayrıca Türkçe uç-üç-3 yakınlığını başka hiçbir dilde bulamıyoruz. Üç adet uzantı baş ve iki kolun simgesidir.

UÇ damgası ile hem ölen yöneticinin göğe uçması hem de yöneticinin tanrıya dönerek tanrı özelliklerine kavuşması simgeleniyor. Nitekim, Anadolu Türkçe’sinde ’uçmak’ cennet demek oluyordu. Yunus Emre ne güzel ifade etmiş: " Uçmak, uçmak dedikleri birkaç gılman birkaç huri" kimi yerde  (Cennet, cennet dedikleri… diye geçse de aslı; uçmak, uçmaktır).

Orhun kitabelerinde ’Ç’ sesini veren iki adet işaret vardır. Biri ters ’Y’ harfine benzer diğeri ise ellerini havaya kaldırmış insan figürünü andırır. UÇ sesinde bulunan ’U’ harfinin de aynı simgeden oluştuğunu biliyoruz. Ayrıca ’Ç’ ile ’Ş’ harfleri arasında da büyük bir benzerlik vardır. Ses benzerliği ile şekil benzerliği aralarındaki yakın ilişkiye işarettir. ’Ş’ sesi ile ilgili kök sözcüklere aş, eş örnekleri verilebilir. Aş sözünde öteye geçmek, dışına çıkmak kavramları bulunuyor. Eş sözünde ise kazmak, yerin dibine inmek kavramları bulunuyor. Şu halde iki ayrı bölgede, gökte ve yerde, tanrılara kavuşmak düşüncesi ortaya çıkıyor.

Uç ile UC arasında da böyle bağlantılar vardır. Tanrısal özellikler taşıyan yönetici kral UC’ta bulunur, çünkü toplumun en ileri-gelen kişisidir. Yukarıdaki resimde sağda görülen M.Ö. 5000 yıl öncesine ait Macaristan’da bulunmuş bir seramik parçası. Şekilde birçok UÇ-ÜÇ damgası görülüyor. Onları altta daha ayrıntılı olarak belirttim. ’V’ harfine benzeyen kollar yine ’U’ sesini veriyor. Eski dönemlerde ’U’ harfinin köşeli ’V’ olarak çizildiğinden söz edilir. Şekilde ilginç olan insanın etek giyen bir kadın oluşudur. Aktarılmak istenen imge uçan kişinin bir kadın olduğu ve toplumun o dönemde anaerkil olduğudur. Yani, kutsal yöneticiler ve şamanlar kadınlardan oluşuyordu.

Aynı simgeyi kadim Mısır ve özellikle Nubia ( Nebat – Altın Ülkesi ) bölgesinde buluyoruz. Resimde kanatlı bir kadın görülüyor. Bu görüntüye Mısır uzmanları Tanrıça İsis demişlerdir. Oysa ki pekala o dönemde kutsal ayinler yapan şaman ve aynı zamanda yönetici bir kadının görüntüsü olabilir. Kuş kanatları açıkça ’uç’ kavramını içerirken, kolların iki yana açılmış olmaları ’üç’ damgasını simgeliyor olabilir.

İlginç olan da Mısır’ın güneyinde, yukarı Nil bölgesinde, Kuş adlı bir ülkenin bulunuşu ve bir zamanlar tüm antik Mısır’a hakim oluşudur. İtalya’nın Torino kentinde ele geçmiş bir papirüs belgede yazılanlar doğru ise kadim Mısır kültürünün günümüzden yaklaşık 20,000 yıl önce başladığı ifade ediliyor. Nil nehrinin güney bölgesinde Antik Mısır döneminde yaşayıp ileri bir kültür oluşturmuş Kuş milletine Kuşitler denmektedir. Kuş milleti adını kutsal yönetici olan OK’lardan almış olabilir.
Çünkü, ’kuş’ kök sözcüğünde OK-UŞ veya OK-UÇ kök sözcükleri gizlidir. Uçan OK ise kutsal yönetici olmaktadır. Maya dilinde bildiğimiz kuş sözünün karşılığı ’kutch’ olduğu saptanmıştır. Uçan yönetici kavramında hem şaman olarak ruhsal uçuşlar yapabilen kişi, hem de ölümünden sonra ruhu uçup göklerde yıldıza dönüşen kişi düşüncesi bulunmaktadır.

Asya’da Hindistan ile Pakistan’ın kuzey bölgelerinde Kuş hanlığı bulunuyordu. Bu millete verilen isim Kuşhan krallığı olup, bölgesi Hindikuş dağlarının kuzey etekleri idi. Zaten, Hindikuş dağlarının adı Hind ile Kuş bölgeleri arasında kalan sıradağlar olmaktadır.(6)

Kaynakça
1.    Ahmet Zeki Validi (1932). On Mubarakshah Ghuri pp.852
2.    V. Thomsen, Les inscriptions de l’Orkhon dechiffrees, Helsingfors, 1896
3.    Etienne Copeaux. Tarih Ders Kitaplarında (1931-1993) Türk Tarih Tezinden Türk-İslam Sentezine. Tarih Vakfı Yurt Yayınları. 2. Baskı. İstanbul, 2000
4.    L. Cahun, Introduction a l’historie de l’Asie. Turcs et Mongols des origines a 1405, Paris, 1896.
5.    Orhon Yazıtları-Kül Tigin, Bilge Kağan, Tanyukuk, Talat Tekin, Simurg, ISBN 9757981206
6.     Alıntı;
Bağlantı adresi Sadece üyeler görebilir!.. Bu siteye kısıtlamasız erişmek ve daha sonraki sayfalarda bu uyarı ile karşılaşmamak için şimdi üye olunuz veya daha önce üye olduysanız yan taraftaki giriş panelini kullanarak giriş yapınız.


--------------------

 

       Aradığınız "BİLGİ" İse; Oltulu.com Size Yeter...

 

 

08.08.2010 13:34:24
                               Oy : 0-Puan : 0

     

Forum son 5 K. & Benzer K.
Açan
Forum istatistikleri
Orhun Yazıtları (Kitabeleri)..
Oltulu
Forumdaki 1 Kategoride 3 Forum var, Bu forumlara açılan 206 Konuya 8 Cevap yazıldı..
Üye :  Konuk : 27 Toplam : 27 Rekor :
Aktif Üyeler  Aktif üye yok..
Genel Sorumlu - Yönetici - Forum Yöneticisi - Editör - VIP Üye
İyiki Doğdunuz Nice yıllara.. Bugün Doğan yok!

: 0,07